ÇOCUKLARDA MİZAÇ TÜRLERİ: ZOR MİZAÇLI ÇOCUK VE EBEVEYN KABULÜ

Mizaç, bir çocuğun kendine özgü davranış stilini belirleyen, doğuştan gelen kişisel özelliklerin bütünüdür. Mizaç özellikleri çevreye göre bir miktar değişebilmekle birlikte, esas olarak biyolojik kökenlidir.

Mizaç çocukların gelişimi, örneğin onların kişisel gelişimi, okul başarısı ve sosyal davranışı gibi birçok yönünün gelişiminin belirleyicisidir. Kişiliğin ne şekilde gelişeceği; mizaç yapısı ile çevre etkenlerinin karşılıklı etkileşimine bağlıdır. Her bir dış etken bireyin mizacında bir potansiyeli tetikler. Tetiklenen bu potansiyel bir duygu, tutum ve davranış olarak kişiliğe yansır.

Zor, inatçı, hareketli, korkak, öfkeli diyerek çocukları etiketleyebiliyoruz. Ama tüm bunlar hakkında sitem ederken doğuştan getirdiğimiz özelliklerimiz ‘mizacımız’ olduğunu unutuyoruz. Bu yapıda zorlayıcı bir mizaca sahip olan çocuklar sabırlı ve olumlu yaklaşımlarla duygusal güçlükler karşısında gelişim gösterebilir.

Çocuk yetiştirirken ya da onlara karşı davranırken doğasının ne olduğunu çok da düşünemeyebiliyoruz. Örneğin ilk çocuğumuzun yapabildiklerinin ya da yapamadıklarının, davranışlarının tamamının bizimle ilişkili olduğunu düşünürken ikinci çocukta anlarız ki çocuk belli bir mizaç yapısıyla doğar. Aynı konuda, aynı yöntem ve dönütleri yaptığımız halde farklı sonuçlara varabiliriz. İşte tam da bu noktada mizacın farkına varıyoruz ve ebeveynlik stilimizi buna göre değiştirebiliriz. Tek yumurta ikizlerinde bile gen haritası o kadar aynılığa sahipken eş zamanlı anne baba davranışlarına maruz kalırken mizacın gelişimdeki farklılıklar üzerindeki etkisine tanık olabiliyoruz.

Mizacın pek çok boyutu var.

1-Hareketlilik: Çocuk 10 üzerinden ne kadar hareketli. Örneğin bir bebeği gözünüzün önünden ayıramazsınız ama başka bebek yarım saat oyun alanında kalabilir. Bazı mizaç özellikleri süreklilik gösterir. Bebeklikteki aktivite düzeyi, yetişkinlikteki aktivite düzeyini belirler.

2-Sosyallik/çekingenlik: Bebeğin ne kadar dışa dönük ya da içe dönük olduğu.

3-Tepkisellik: İstemediği bir şey olduğunda bunu ne kadar tolere edebiliyor ya da öfkeleniyor?

4-Duyusal hassasiyet: Isıya, kokuya, ışığa, sese karşı duyarlılık düzeyi.

5-Dikkat düzeyi: Sebatkarlık. Bazı çocukların olaylara dikkat verme kapasitesi de doğuştan gelir.

 

Zorlayıcı çocuklara yaklaşımda temel ilkelerden bahsedecek olursak;

Kişiliğe saygı gösterin: Çocuğun kendine has özellikleri, duygu ve düşünceleri olduğunu hatırlayalım.

Dinleyin: Her insan için dinlenildiğini hissetmek kıymetlidir. Sizinle konuşmak istediği zaman onu dinleyin. Ancak bu dinleme yargılamadan, eleştirilmeden kucaklayıcı, gerçek bir dinleme olmalı.

Dikkatli olun: İlgi çekmek için yapılan davranışları ya da sizin tepkinizi ölçmek için yaptığı davranışı ayırmada dikkatli olabilirsiniz.

Tutarlı davranın: Ebeveynler arasında ortak bir dil sürdürmeye çalışın. Davranışlara verilen dönütlerde benzer olmaya özen gösterebilirsiniz.

İletişim kurarken onun seviyesine inerek göz kontağı kurmalıyız.

İyi davranışlarının fark edilmesine ihtiyacı vardır. Yapılan yanlış davranışlarda direkt olarak çocuğa değil yapılan davranışa yönelin. Örneğin “Sen yaramazsın, arkadaşlarına vuruyorsun.” yerine vurmanın kötü bir davranış olduğuna yönelin.

Her zaman olduğu gibi kendine olan yeterliliğini destekleyin, güvenini arttırın.

Kullanılan dil bu noktada çok önemli. Çocuğu yaramaz, korkak, kavgacı, anne kuzusu gibi etiketlenmesine sebep olacak ifadeler kullanılmamalı. Bu kullanacağınız ifadeler sadece dış dünyaya karşı bir etiketlenmenin dışında çocuğunda kendini o şekilde etiketlemesine sebep olacaktır.

Olumluyu ifade eden dili kullanmaya özen göstermeliyiz. “Bardağı oraya koyma.” yerine “Bardağı masanın üstüne koyabilirsin.”

Yapılan araştırmalar zorlayıcı mizaca sahip olan çocukların diğer çocuklardan daha hassas olduğunu gösteriyor. Bu yüzden de çevre etkilerine diğer çocuklardan daha açıklar. Çevre pozitif bir şekilde olduğunda diğer tüm çocuklardan daha pozitif bir şekilde etkilenebiliyorlar. Çevre olumsuz ise (ebeveynin cezalandırıcı olması veya sınır koyamaması gibi) diğer çocuklardan daha çok etkilenebiliyorlar. Ebeveynin duyarlı ve destekleyici bir şekilde davranışı çocuğu gelişimsel anlamda pozitif yönde destekleyecektir.

Anne baba olmak doğuştan gelen bir yetenek veya çok basit bir durum değildir. Çocukla birlikte yaşayarak öğrenilir. Önemli olan çocuğunuzla sağlıklı ilişkiyi sürdürmeye çalışmak, karşılaşılabilecek durumların farkında olmak, doğru davranışı geliştirmek için sabırlı bir şekilde çaba harcayabilmektir. Sürecin zorlayıcı olduğu ve ilişkinizi zedelemeye başladığı durumlarda bir ruh sağlığı çalışanından destek almaktan çekinmeyiniz.

Sevgilerle…

 

Kaynakça: Prof. Dr. Ayşe Bile Selçuk ‘Zorlayıcı Çocuk’

Psk. Dan. Hilal ERDEM & Psk. Dan. Nurşah URAS