İstanbul
Halkalı

Çocuklara Ölümü Anlatmak- Çocuklarda Yas Depresyonu

 

                                                                Çocuklara Ölümü Anlatmak- Çocuklarda Yas Depresyonu

Ölüm kavramı biz yetişkinlerin dahi anlamakta, anlamlandırmakta ve hazmetmekte zorlandığı, oldukça yoğun duygular barındıran soyut bir kavramdır. Soyut algının on yaş civarı gelişime başladığı dikkate alındığında bu durumu altı yaş öncesi çocuklara anlatmak oldukça zorlayıcı bir durumdur.

Son yıllarda gözlemlediğim, çocuklardan ölüm kavramını etkilenecekler diye saklamak gibi bir yanılsamaya düşme durumu söz konusudur. Oysaki ölüm de yaşam gibi, doğum gibi hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır. Nasıl ki yeni doğan bir bireyi çocuklarımızdan gizlemiyorsak ölümü de gizlemeyerek doğal bir akış içinde anlatmamız gerekmektedir. Ölümle karşılaşan çocuk bir hayvanı ya da bir sevdiği farketmeksizin bir kayıp yaşamaktadır. Dolayısıyla bu durumu gizlemeye çalışmak çocuklarda daha fazla bilinmezlik ve soru işareti yaratarak kaygı uyanmasına sebep olacaktır.

Çocuklarımıza bir ölümle karşılaştıklarında bu durumu tüm canlıların hayatta kalma süresi üzerinde açıklamak en doğru yaklaşım biçimi olacaktır. Bir örnek vermek gerekirse ‘ dünyada yaşayan tüm canlıların bir yaşam süresi vardır; bitkiler, hayvanlar, insanlar.. Mesela bir insan doğar bebektir, büyür, çocuk olur, sonra yetişkin bir anne baba olur, yaşlanır nene-dede olur ve hayattaki süresi biter. Hayvanlar da öyledir, yavru bir köpek olur, anne-baba olur, yaşlı bir köpek olur. Bitkiler ise küçük bir tohumdur, yeşerir fidan olur, sonra kocaman bir ağaç olur, baharda çiçek açar, sonra sonbahardaki gibi yapraklar yaşlanır ve kuruyup ölür. İşte yaşam döngüsü böyledir’ diye anlatabiliriz. Hatta eve ufak bir çiçek alarak onun ölmesinin nasıl bir süreç olduğunu gösterebilirsiniz. Bunun üzerine sizi zorlayacak ve ne cevap vereceğinizi bilmediğiniz sorular sorarsa, açık bir şekilde ‘bunu sana nasıl anlatmam gerektiğini bilemiyorum, bunun cevabını öğrenip sana anlatacağım’ diyebilirsiniz. Sonra da profesyonel bir destekle yaşına uygun bir cevap verebilirsiniz. Bu süreçte çocuğu günlük kavramlarla bağdaştıracak cevaplardan uzak durmaya dikkat etmek gerekir ‘balığın sonsuz bir uykuya daldı, Allah onu çok sevdiği için ve iyi bir balık olduğu için yanına aldı’ gibi. Ölüm kelimesini kullanmaktan çekinmemize gerek yoktur.

Ölüm süreçlerinde özellikle ölen ailenin de sevdiği bir kayıp ise herkes bir duygusal duygu durum içinde olacaktır. Bu nedenle çocuktan duygularınızı ya da gözyaşlarınızı saklamaya çalışmamak gerekir. Bu durumun getirdiği doğal bir duygu paylaşımı yaşanılabilir. ‘Neden ağlıyorsun?, neden üzgünsün?’ diyen bir çocuğa ‘dedeni bir daha göremeyecek olmak beni de çok üzdü bu yüzden ağlıyorum, onu çok özleyeceğim’ demekten kaçınmayın. Böylece o da böyle bir duygu yaşıyorsa sizinle rahatça paylaşabilir ya da paylaşması gerektiğini öğrenebilir. Siz de çocuğunuzun duygularını görmezden gelmemeye özen gösterin.

Ölüm sürecinde başta ölümü reddetmek ve bu konu üzerine hiçbir şey yokmuş gibi davranmak da yetişkinler arasında dahi yaygın bir tepkidir. Çocuğunuzda böyle bir durum gözlemlerseniz fazla üzerine gitmeden, akşam yatmadan önceki sohbetlerde, ‘ bu aralar ailemizde bir sürü duygu yaşadık, sevinç, mutluluk, üzüntü gibi, sen de bunlarla ilgili benle konuşmak istersen söyleyebilirsin’ diyerek kendiniz konu açabilirsiniz. Eğer ki çocuğunuzun tüm durumu –yemek-içmek, uyku düzeni, duygu ve davranışları değiştiyse ve her şey tekrar eski düzenine girmesine rağmen çocuğunuzdaki değişiklikler yerine gelmiyorsa ve bu bir ayı aşmışsa bu doğal doğal yas sürecinden çıkıp yas depresyonu yaşadığına işaret olabilir. Bu durumda mutlaka bir profesyonel desteğe başvurmalısınız. Her çocuğun karakterine göre değişik tepkilerinin olabileceğini unutmadan yaklaşım göstermemiz gerektiğini unutmamalıyız.

Uzman Klinik Psikolog Deniz Akgül