İstanbul
Halkalı

ÇOCUKLARDA PSİKOSOSYAL GELİŞİM EVRELERİ

                                                                 ÇOCUKLARDA PSİKOSOSYAL GELİŞİM EVRELERİ

İnsanların gelişimleri karmaşık bir yapıya sahiptir. Özellikle psikoloji perspektifleri insan gelişimini birçok alt dala ayırmıştır. Bu insanı daha iyi anlayabilmek için ortaya çıkmış bir yöntemdir elbette. Bu evreleri de psikolojinin temellerini atan düşünürler farklı kuramlar çerçevesinde işlemişler ve irdelemişlerdir. Bu incelemelerde ortak kanı şudur ki çocukluk dönemi gelişimi insan hayatının önemli temellerinin atıldığı bir evredir ve buradaki gelişimsel sorunlar ileriki problemlere kapı açmaktadır. Bu çerçevede gelişimin iki ucu vardır; gelişimsel dönemden beklenen pozitif çıktı ya da karşısındaki problem. Erik Erikson insanların psikososyal gelişimi dönemlerini bu iki uç üzerinden incelemiştir.

 

Temel Güvene Karşı Güvensizlik (0-1,5 yaş):

Erken bebeklik döneminde bebek tamamen başka bir bireyin bakımına muhtaç olduğu için çocuğun güven duygusu ona bakan kişinin güvenirliği üzerinden oluşmaktadır. Ebeveynlerinden, özellikle de öz bakımını yapan kişiden sağlıklı bir öz bakım, sevgi ve ilgi gören bebekler sağlam güven duygusu temellerini atmış olur. Yeteri kadar ilgi ve sevgi göremeyen, öz bakım eksiklikleri içinde büyüyen bebekler dünyanın güvensiz bir yer olduğu duygusu üzerinden ilerlemeye başlarlar. İlerleyen dönem çalışmaları bu tarz büyüyen bireylerin bu evrede sorun yaşayan kişilerin, dünyayı tekinsiz bir yer olarak algılayan, kaygılı bireyler olduğunu göstermektedir. Ayrıca bu bireylerde bağımlılıkların yüksek olduğu da çalışmaların sonuçları arasındadır.

 

Bağımsızlık Karşısında Utanç ve Şüphe (1-3 yaş):

Çocuğun hareketleri (yürüme vb. ) ve bedensel kontrolündeki (tuvalet eğitimi ile) bağımsızlaşma ve bireyselleşme çocuğun algısal olarak da yetişkinden ayrı bir birey ve tekil bir kişi olduğu algısının oluşmasını sağlamaktadır. Bu bireyselleşme döneminde doğru bir yetişkin rehberliğinde olan çocukların özerklik gelişimi yetişkin hayata dek düzgün ilerleyeceğinin en büyük göstergesi olacaktır. Fakat bağımsızlık girişimleri sırasında başarısızlığa uğrayan, küçük düşen çocuklar utanç duygusu ile bu yola devam edeceklerdir. Bu durum da çocuğun kimlik gelişimine ve kendine saygısına karşı gölge düşmesine sebebiyet verecektir. Bu dönemi kötü rehberlik eşliğinde geçiren çocukların ileriki dönem çalışmalarında benlik algısında problem olduğu, kendini kötü bir birey olarak değerlendirdikleri ve genellikle aşırı kuralcı ve katı kişilikleri olduğu gözlemlenmiştir.  Aksi durumda iyi rehberler eşliğinde bireyselliğini kazanan çocukların kendine güvenen ve saygı duyan bireyler olduğu görülmüştür.

 

 

 Girişimcilik Karşısında Suçluluk (3-5 yaş):

Çocuklar bu evrede dünyayı kendi başlarına keşfetmek isterler ve genellikle bu keşifler yetişkinler tarafından yaramazlık olarak addedilir. Bu dönemde çocuğun etrafı keşfederken karşı duran tutumları (elinizi bırakıp sokağa fırlamak gibi) , zaman zaman zarar vermeye varan bazı davranışları (oyuncakları parçalara ayırmak gibi) ebeveynler tarafından aşırı cezalar ve sert tutumlar ile karşılanırsa çocuğun girişimci ve keşfeden tarafı suçluluk ile gölgelenebilir. Bu da ileri ki yaşlara kadar taşınan farklı sorunlara sebebiyet verebilir. Örneğin ileri ki dönemde ilişkilerinde ve yeni atılımlarında çekingen tutumlar içinde olmasına neden olabilir. Yaptığı yanlışlar karşısında aşırı suçlulukla kendini yargılayan bir bireye dönüşebilir. Elbette ki çocuğun doğru ve yanlış algısının oluşması için belli kurallar ve çerçeveler belirlemek gerekir. Fakat önemli olan çocuğun üretkenliğinin ve yeni şeyleri deneme isteğini baltalanmaması ve yaptıkları karşısında aşırı suçluluk duygusuna kapılmamasıdır.

 

Başarıya Karşı Aşağılık Duygusu (6-12 yaş ):

Bir önceki dönemden gelen üretkenliğin başarmak ile birleştiği bu dönemde çocuklar yeni denedikleri şeylerde başarılı olmak isteği içine yoğun olarak girerler. Bu dönemde kendinde her yeni keşif ve yeni bir başarı çocuğun yeterlilik duygusunu beslemektedir. Ebeveynleri tarafından başarısızlıklar karşısında yargılanan çocuklarda ileriki dönemde yetersizlik duygusu yoğun ve aşağılık kompleksi gibi tutumlar fazlası ile gözlemlenmektedir. Tam tersi hallerde ise bu dönemde başarısızlıkları için teşvik edilen, başarıları iyi keşfedilmiş ve desteklenen çocukları ileriki dönemde özgüveni ve yeterlilik duygusu güçlü bireyler olarak belirlenmişlerdir.

 

Tüm bu dönemlerde altı çizilen nokta şudur ki ebeveynleri tarafından pozitif ilgi ve sevgi gören çocuklar iler ki yetişkin hayatlarında psikososyal gelişimleri doğrultusunda pozitif ilerleyen bireyler olarak gelişim göstermektedir. Fakat unutmamak gerekir ki tek bir kuram insan gelişimini açıklamak için yeterli değildir. İnsan gelişimi daha birçok gelişimsel evrenin birleşimi ile oluşan kompleks bir yapıdadır. Dolayısıyla çocuklarımızı bütüncül bir gözle takip etmeliyiz. Ama her kuramın tek temel ve özelliği olan sevgimizi ekşit etmemeliyiz. Gerisi zaten pozitif olarak ilerleyecektir.

Uzman Psikolog Deniz Akgül