İstanbul
Halkalı

DUYGULARI TANIMA VE DUYGUSAL ZEKA GELİŞİMİ

                                                                         Duyguları Tanıma ve Duygusal Zeka Gelişimi (EQ)

Çocuklarda duygusal gelişim dinamik bir yapı içerisinde gerçekleşmektedir. İlişkisel bazda gelişen duygular çocuğun olgunlaşması ile kompleks bir hale ve algılamaya dönüşmektedir. Çocuk yaşadığı çevre içerisinde bir davranışta bulunur, fizyolojik reaksiyonlarda bu davranışa eşlik eder (adrenalin salgılamak gibi), belirli bir amaç uğruna hareket etme eğilimi baş gösterir ve duygular dışa vurulmaya başlar. En temel hatları ile duygu gelişimini ve dışa vurumunu bu şekilde açıklayabiliriz. Bu döngü çocuğun olgunlaşması ile ve çevreden gelen tepkileri daha iyi yorumlar hale gelmesi ile gelişip kompleksleşmeye başlar. Duygusal gelişimin en önemli parçası olan sosyal deneyimler içinde kültürel öğelerde barındırır. Bu nedenle çocukların duygusal gelişimlerinde yaşadığı kültürün duyguları anlatış ve yaşayış biçimleri önemli bir etkiye sahiptir. Buna en güzel verilebilecek örnekte bazı ülke insanlarını soğuk olarak nitelendirirken bazı ülke insanlarını sıcakkanlı gibi nitelendirmelerde bulunmamız olabilir.  Bu noktaya kadar kısaca bahsettiğim şey duygu gelişiminin bio-ekolojik bir dinamik sistem içerinde olduğudur. Yaş grupları çerçevesinde bu konuyu biraz daha açmak gerekirse;

2-4 Yaş Aralığındaki Duygu Gelişimi:

Bu yaş grubunda duygu durumu düzenleme daha sembolik bir boyuttadır. Duyguları kelime anlamları ile bilseler de çocuklar, duyguların soyut boyuttaki algısı henüz gelişmektedir. Bu nedenle çocukların duyguları doğru aktaramadığını bilerek onlara yaklaşmak ve yerinde açıklamalar yaparak çocuklara gerçek duygularını tanımlamalarına yardımcı olmak çok faydalı olacaktır. Ağladığını gördüğünüz bir çocuğa yaklaşarak, ‘ şuan ağladığını görüyorum, bir şeye üzüldüm sanırım. Senin üzen şeyi benimle paylaşırsan bu üzüntünün geçmesi için sana yardımcı olabilirim’ gibi bir yaklaşım çocuğun davranışının duygusal boyutunu anlamlandırmada ona yardımcı olacaktır. Bu yaş grubu duygusal kontrol konusunda da henüz tam bir otokontrole sahip olmadığından nasıl bir duygu regülasyonu yapacağı konusunda da yardıma ihtiyaç duyar. Yetişkin biri tarafından bu tip dışavurumsal bir yaklaşım çocuğun duygu regülasyonu için de yol gösterici olacaktır. Bu duygu regülasyonunu öğretecek en önemli unsurda çevredeki yetişkinlerin duygu reaksiyonlarında çocuğa model olmasıdır. Çocuk böylece davranışlar ve duygular arasındaki bağlantıyı modelleme yolu ile de öğrenme şansı elde etmiş olur. Bu bakış açısı ile çocuk aynı zamanda empati becerisi kazanma yolunda ilk adımlarını atmaya başlayacaktır. Burada altını çizdiğimiz bir diğer nokta bu yaş grubunda empatinin henüz gelişmeye başladığıdır. Bu nedenle bu yaş gruplarından empatik davranışlar beklemek yerine bu davranışları onlara öğretmek daha doğru olacaktır. Unutmayalım ki henüz kendi duygularının farkında olmayan 2-4 yaş çocukları diğer kişilerin duygularını algılayamazlar.  Bu nedenle 2-4 yaş aralığında çocuklara yetişkinler olarak duyguları tanıma, anlamlandırma, davranışlarla bağ kurma ve empatik adımlar atma yönünde öğretici olmak durumundayız.

4-6 Yaş Aralığındaki Duygu Gelişimi:

Bilişsel olarak problem çözme becerisinin de devreye girmesi ile bu yaş grubundaki çocuklar duygular karşısında nasıl reaksiyonların ortaya çıktığını anlamlandırmaya başlarlar. Duyguları sembolik olarak anlamanın da ötesinde soyut kavramı ile de algılamaya başlarlar. Bu da duyguları ve kendini daha iyi anlamak demek oluyor. Kendi duygularını, yaşadığı duygusal durumların ardından verdiği davranışsal tepkileri kavramaya başlayan çocuklar, diğer bireylerinde duygularını ve duygusal dışavurumlarını anlamlandırmaya başlarlar. Bu da demek oluyor ki bu yaş grubu çocuklar empatik bir algıya sahiptirler. Otokontrol mekanizmasının da devreye girmeye ile duygusal regülasyon onlardan bekleyebileceğimiz bir beceri haline gelmeye başlıyor. Fakat unutmayalım ki yeni kazandıkları bu beceri karşısında zaman zaman yol gösterilmesine ve model olarak gözlemleyerek elde edecekleri kazanımlara ihtiyaç duyabilirler. Sosyal becerileri de empati gelişimiyle desteklenen çocuklar, daha iyi sosyal ilişkilere sahip olmaya başlarlar. Bu becerileri de en iyi kendi gibi davranan yaşıtları ile deneyimleyebilmektedirler. Bu nedenle bu yaş grubunda arkadaş ilişkileri büyük önem kazanır. Çünkü kendi gibi olanlar ile olmak bireyleri duygusal olarak rahatlatan bir durumdur. Bu yaş grubunun duygusal gelişimini desteklemek için onlarla role-play dediğimiz gerçek dünyayı taklit eden oyunlar oynamak ve dramalar kurgulamak çok faydalı olacaktır. Minik duygusal kriz senaryoları kurarak bu durumlar karşısında verilebilecek değişik senaryolar canlandırmak onların problem çözme becerisine de katkı sağlayacaktır.

 

Duygusal gelişimin bir alt başlığı olan duygusal zeka (EQ) son yıllarda yoğun olarak araştırılan bir konu haline gelmiştir. Bu konunun bu denli üzerine düşülmesinin nedeni sosyal bir varlık olan insanın ve gelişen dünyanın küreselleşerek, insan ilişkilerinin her geçen gün daha önemli bir hal almasından kaynaklanmaktadır. Önemli çalışmalar da göstermektedir ki duygusal zekası yüksek çocuklar ileri ki yaşamlarında daha mutlu, okul performansları daha yüksek ve daha sağlıklı seçimler yapan bireyler haline geliyorlar. Peki, bu duygusal zeka dediğimiz kavram neleri içermektedir diye baktığımızda bunları 4  ana başlık altında toparlayabiliriz;

-Kendinin Farkında Olma (self-awareness): Bireyin kendi duygularının farkında olması, bunları iyi olarak tanımlayabilip algılamasıdır.

-Regülasyon: Bireyin duygusal iniş çıkışlarını kontrol edebilme becerisidir. Duygularını nasıl kontrol edebileceğini bilmenin yanı sıra duygulara eşlik eden davranışlar üzerinde de kontrol sağlama becerisini içermektedir.

-Empati: Diğer bireylerin duygularını ve bu duygular sonucu verdiği reaksiyonları anlama becerisidir.

-Sosyal Beceriler: Sağlıklı sosyal ilişki kurabilme ve yürütebilme kapasitesidir.

Bu dört öğeyi çocukların duygusal gelişimlerine uygun şekilde duygu tanımları yaparak, destekleyerek ve model olarak geliştirmek mümkündür. Burada dikkat etmemiz gereken en önemli nokta her çocuğun farklı bir kapasitesi olduğudur. Genel normların yanı sıra çocuğu iyi tanıyarak, onun desteklenmesi gereken yönlerini belirleyerek, oyunlar içerisinde bu becerileri kazandırmak duygusal gelişime büyük katkı sağlayacaktır. Ayrıca unutmamak gerekir ki çocuklar tüm gelişim basamaklarının ilk adımlarını aile içerisinde atarlar. Bu nedenle duygusal olarak inişli çıkışlı bir aile yapısı olan çocukların bu becerileri kazanabilmesi ve duygusal zeka kapasitesinin gelişebilmesi için öncelikle aile içinde bir duygu regülasyonuna ihtiyaç vardır. Ev içerindeki bireylerden herhangi birinin dahi duygusal zeka kapasitesi düşük ya da duygusal gelişiminde problem varsa çocuk gözlemsel olarak paralel bir gelişim gösterecektir. Bu sebeple aile içindeki duygusal tutarlılık çocuklarda da tutarlı bir gelişime destek olacaktır. Çocuklar ile bol bol oyun oynayarak bu duygu gelişimini desteklemek mümkündür aksi halde ironik olarak oyun terapisi ile duygu regülasyonu öğretilmek zorunda kalmaktadır.

Yetişkinler olarak sağlıklı duygusal gelişimi olan çocuklarımızın olmasını istiyorsak öncelikle kendimize bir ayna tutarak kendi duygu durumumuzun nerede olduğunu keşfetmeli ve çocuklarımıza doğru birer öğretici olmalıyız.

Uzman Psikolog Deniz Akgül