İstanbul
Halkalı

SPORUN VE SANATSAL AKTİVİTELERİN PSİKOLOJİK FAYDALARI

                                                          Sporun Ve Sanatsal Aktivitelerin Psikolojik Faydaları

Spor ve sanat psikososyal gelişimde çocukların önemli gelişim basamaklarını atlama yardımcı çok önemli iki alandır. Sanat ve spor ile yapılan etkinlikler zihin ve beden gelişimini desteklediği gibi, son dönem çalışmaları bize gösteriyor ki zihin beden koordinasyonunu sağlayan en önemli aktivasyon araçlarıdır. Bu ne demek diye baktığımızda geçmiş çalışmalarda zihin ve bedenin gelişiminin ayrı ayrı ayrı olduğu düşünülürken yeni dönem çalışmalar zihin ve beden bütünlüğünün ve birlikte gelişiminin önemi üzerinde durmaktadır. İşte bu bütüncül gelişimi destekleyen en önemli faaliyetlerden ikisi sanat ve spor branşlarıdır. Bunlar aynı zamanda bireylerin yetenek alanlarını da bize işaret etmektedir. Yetenek her kişide mutlaka bir nebze bulunan aynı zamanda da geliştirilebilen özelliklerdir. Bu nedenle bu tür etkinlere odaklanmak bu alanlardaki kabiliyetin gelişmesini sağlayarak zihin ve beden gelişimini de üst seviyeye taşımaya yardımcı olmaktadır.

Spor ve sanat etkinliklerinin çocukların gelişiminde ilk etapta yardımcı olduğu alanlardan biri dil gelişimidir. Basit sanat etkinleri ile oynadığımız oyunlar esnasında çocukların iletişim becerilerini desteklemiş oluruz. Henüz kelime dağarcığı dar olan 0-6 yaş grupları için sanat etkinlikleri dil ve duygu ifadesi için kelimelerin ötesinde çocukları anlayabilmek ve onlarında kendilerini anlatabilmeleri için mükemmel bir araçtır. Örneğin 3 yaşındaki bir çocuk ben bugün çok üzgünüm çünkü bu sebepten gibi kendini bir yetişkin kadar rahat ifade edemeyebilir. Bunun için yeterli sözel ve duygusal ifade becerisine hakim olmayabilir. Fakat çizmiş olduğu yağmurlu bir resim ya da o resimdeki seçmiş olduğu renkler ve ayrıntılar bize onun duyguları açısından çok derin bilgiler verebilir. Daha sonra o resim üzerinden konuşmak ve duygularını ona aktarmak çocuğun ilerde kendini ifade etme becerisini ve sosyal becerisini geliştiren bir davranış olacaktır. Spor da çocukların fazla enerjilerini ve içinde yaşadıkları duygu yoğunluklarını doğru bir şekilde dışa vurmalarını sağlamalarında yardımcı çok önemli bir araçtır. Örneğin agresyon problemleri olan çocuklarla bu yönde yapılan çok önemli çalışmalar mevcuttur. Spor çocukların öfke patlamalarını sağlıklı yolla dışarı atmalarına yardım ederek duygu kontrolü kazanmalarını sağlamaktadır. Sporun duygu kontrolü üzerindeki tek katkısı tabi ki agresyon üzerinde değildir. Birçok duyguyla baş etme becerisi kazanmalarını sağlamaktadır. Grup dinamikleri içinde sporun doğasının getirdiği kazanma, kaybetme, sıra bekleme, paylaşma, rekabet, birlikte hareket etme gibi getiriler, üzüntü, hayal kırıklığı, sevinç, kıskançlık, empati gibi daha birçok duygu üzerinde çocukların zamanla kontrollü dışavurumlar yaşamalarını ya da bu duygular ile doğru şekilde baş etme metotları edinmelerini sağlar.

Duygu ve dil gelişimine paralel olarak spor ve sanat aynı zamanda çocukların iyi bir otonomi, karar verme becerisi kazanmalarına katkı sağlamaktadır. Spor ve sanat etkinliklerinde belirli bir düzen ve strateji üzerinden ilerleme yapmak gerekmektedir. Bir sonraki hamleyi düşünmeden hareket edebileceğiniz etkinlikler değildir. Bu sebepledir ki sanat ve spor;  çocukların iyi düşünen, strateji kurabilen, plan yapabilen bireyler olarak evrilmelerini yön veren ve bu plan üzerinden hareket etmelerini sağlayan, gerektiğinde stratejiyi yeniden gözden geçirerek analiz becerilerinin gelişmesini destekleyen alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Spor ve sanat çocukların kendi başlarına karar verme becerilerini- otonomi kazanımlarını sağlarken bir yandan da grup dinamiği içindeki etkinler ile çocukların bireysellikten uzak, bencil olmayan, paylaşımcı ve empati becerisi gelişmiş bireyler olarak yetişmesine de katkı sağlamaktadır. Yapılan araştırmalar istatistiksel olarak anlamlı düzeyde göstermektedir ki sanat ve spor faaliyetlerine katılan çocukların problem çözme becerisi, kritik düşünme becerisi ve özgüveni bu etkinlere az katılan çocuklara oranla çok daha fazla gelişim göstermektedir.

Spor ve sanat psikososyal gelişimi desteklemektedir ama çocuk gelişiminde çok önemli bir konu daha olan psikomotor gelişimde de başrol oyuncularından ikisidir. Sanat faaliyetleri ince motor gelişimi destekleme de önerilen en önemli etkinlikleri bünyesinde barındırmaktadır. Yırtma, yapıştırma, fırça-kalem-boya tutma gibi etkinlikler küçük kasların doğru bir şekilde gelişim göstermesine destek vermektedir. Bunun yanı sıra kesme çalışmaları da makas tutma ile beraber çocuğun önemli bir gelişim basamağını geçtiğini bize işaret eder ve hatta okuma yazma öğrenme becerisinde kaba bir göstergedir. Sanat etkinlikleri ile çocukların psikomotor gelişimlerini ve bilişsel gelişim kapasitelerini de takip edebilmekteyiz. Bunu nasıl yapıyoruz diye baktığımızda örneğin, her yaş grubuna uygun olarak belirli geometrik şekilleri çizebilme daha sonra bunları belirli bir çizgi üzerinde takip ederek işaretleyebilme ve kesebilme gibi etkinlikler bilişsel veriler üzerinde göstergedir. Spor faaliyetleri ise daha çok kaba motor gelişimini destekleyen etkinlikler ile iç içedir.  Yine bu etkinlikler çocukların önemli gelişim basamaklarını doğru zamanda geçip geçmediklerini takip etme de bize yardımcı olmaktadır. Örneğin çocuğun zıplama becerisi, topu tutma atma, hedefi vurma gibi yaptığı faaliyetler bize gelişimi hakkında önemli ip uçlar vermektedir. Gelişimde belirli gerilikler var ise de önerilen sportif faaliyetler arttırılarak hedeflenen, bu alanların gelişimine doğru katkılar sağlayabilmektir. Önemli akademik çalışmalar da belirlenmiştir ki 0-6 yaş gruplarının psikomotor gelişimine en iyi destek olan spor faaliyetler -bütün kas gruplarını çalıştırması sebebi ile- yüzme ve jimnastiktir. Bunun dışındaki branşlara yönelimin 6 yaş sonrasında daha etkin olduğu belirtilmektedir.

Bilişim ve teknoloji çağının çocukları olan bu yeni nesillerimiz için görsel ve uzaysal gelişim önemli bir konu halini almıştır. Yeni nesil mesleklerin birçoğu da bu becerileri gerektirmektedir. Sanat ve spor da estetik algısı ve boyutsal algı gerektirmeleri sebebi ile görsel ve uzaysal algının gelişiminde önemli rol oynamaktadırlar. Bir sanat faaliyeti ortaya çıkarırken bu ne kadar basit bir etkinlik de olsa 3 boyutlu dünyayı 2 boyuta indirgemek gerekmektedir ya da yeni bir üç boyutlu ölçeklendirme yapmak durumu ortaya çıkar. Dolayısıyla bu faaliyetler ile uzay-boyut algısı gelişim gösterir. Ölçeklendirme çalışmaları aynı zamanda beyinde matematik algısının temellerinin atılmasına katkı sağlamaktadır. Spor da sanat gibi bedenin ya da nesnenin zamanda yolculuğunu ve bir sonraki varış noktasını ön hesaplama yapmayı gerektirir. Bu gereklilik uzay-zaman ve uzay-boyut gelişimine katkı sağladığı gibi matematiksel algının zihindeki varlığını destekler, geliştirir. Bir topu karşıdaki arkadaşa atmak dediğimiz basit bir etkinlik aslında içinde uzay-zaman-boyut ve matematik aktivitelerini barındıran beyin için kompleks bir etkinliktir. Dolayısıyla beyin gelişimindeki olumlu katkıları tartışmasızdır.

Spor ve sanat etkinliklerinin psikososyal, psikomotor ve bilişsel gelişime katkılarından söz ettik. Son olarak da bu etkinliklerin psikokültürel gelişimdeki önemli rollerine değinmek gerektiğini düşünüyorum. Küreselleşen dünya da kültürel farkındalıklarımız da artmaktadır. Sanat ve spor farklı kültürlere açılan en önemli kapılardır. Bir çocuğa başka ülkeler olduğunu anlatabilirsiniz sözel olarak ama ona o ülkenin ilginç bir dansını göstermek o ülke hakkında ve insanları hakkında unutulmaz bilgiler işler çocuğun zihnine. Farklı kültürlerin birbiriyle uyum içinde yaşamasını anlatabiliriz çocuklarımıza fakat bir spor etkinliğinde insanların birbirleriyle saygı içinde bir arada olduğunu göstermek gerçek bir öğrenim olacaktır. Kültürler arası farklılıkları ortadan kaldırmada ve farkındalık kazanmada kendine ait olmayan bir kültürün sanat ya da spor faaliyetine katılmak bu yolda atılacak çok önemli bir adımdır. Sanat ve spor sözcüklerin ötesinde algılara hitap eder. Bu sebeple de bir kültürü anlamlandırabilmede en güçlü araçlardır.

Bu noktaya kadar spor ve sanatın çocuk gelişimindeki önemli rolünden bahsettik fakat bu noktada ailelere düşen en önemli görevi atlamamak gerekir.  Bu da 0-6 yaş döneminde çocukları belirli bir kalıp içinden ilerletmekten uzak olmamız gerektiğidir. Bu yaş grubu için ‘ben bizimkini baleye verdim, resme çok kabiliyeti var’ kalıpları yerine, çocukların özgürce denemeler yapmalarına izin vermek ve daha büyük yaş gruplarına geldikleri zaman belirli çizgiye yönelimde olmalarına dikkat etmek önemli bir yaklaşım olacaktır.

Uzman Klinik Psikolog Deniz Akgül