İstanbul
Kemerburgaz

OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE CİNSEL GELİŞİM

Çocuğun cinsel konulardaki merakı, öteki meraklar gibi yerinde ve sağlıklıdır. Bu, dünyayı tanıma ihtiyacından doğmaktadır. Çocuğun cinsel eğitiminde anne babanın yeri çok önemlidir, çünkü çocuk cinselliğe ilk adımını anne-baba-çocuk üçgeninde atar.  Bu nedenle ebeveynlerin çocukların cinsel gelişiminin nasıl ilerlediğini, hangi dönemde neye ihtiyacı olduğunu bilmeleri ve onları bu yönde bilgilendirmeleri sağlıklı birer yetişkin olmaları için büyük önem taşır.

Çocukta cinsel ilgi okul öncesi çağda oldukça yoğundur. İlkokula başladıktan sonra ergenliğe kadar bu merak söner.

3 yaşına kadar cinselliğinin farkında olmayan çocukta bu yaşta cinselliğe karşı ilgi başlar. Bu dönemde çocukların ilgisi kendi bedenlerini, cinsel organlarını ve diğer çocuklardaki durumu öğrenmeye yönelir. Bir yandan kendi bedenini inceleyen çocuk, diğer yandan da karşı cinsin farklılığını anlamaya çalışır. Bunlarla birlikte yoğun bir soru sorma dönemi, karşı cinsten ebeveyne yönelik ilgiler, mastürbasyon davranışı ve oyun/oyuncaklarla ilgili faaliyetlerde cinsiyete göre rol benimseme davranışları sıklıkla görülebilir.

Her dönemde çocukların sorularına yaşına uygun yanıt vermek, onların gelişimine uygun davranmak ilerisi için cinsel kimliği doğru, yeterli bir nesil yetiştirmek demektir. Ebeveynler çocuğa yapılan açıklamaların onun merakını arttıracağı korkusunu taşıyabilirler. Aslında yanıtlanmayan sorular çocuğu daha meraklı ve araştırmacı olmaya itebilir. Cinsellikle ilgili sorularına ailesi tarafından karşılık verilmiş olan çocuklar, cinsel kandırılmaya ve saldırıya karşı en iyi korunan çocuklardır; soruları yanıtlanmamış/geçiştirilmiş olan çocuklar ise cinsel konulara korkak, güvensiz ama merakla yaklaşır.

Çocuğun normal gelişimi, hangi yaşta bedeninde ne tür değişimler olacağı, ne zaman neleri merak edip sormaya başlayacağı anne babalar tarafından bilinmelidir. Ve onlara verilecek yanıtların yaşına göre nasıl olması gerektiği ve verilme şekli önemlidir.

Çocuğun sorduğu sorulara gerçek cevaplar verilmediği takdirde çocuk başka yollardan soruların cevabını bulmaya çalışacak ve cinselliği anne babasıyla konuşamayacağı/yanıt alamayacağı bir konu olarak görme ihtimali olacaktır. Bu durum hem çocuğun cinsel gelişimini hem de ebeveynleriyle olan güvenli iletişimini etkileyebilmektedir.

Çocuk soruyu ebeveynlerden hangisine yöneltiyorsa onun cevaplaması uygundur. Hem anneler hem babalar bu soruları yanıtlamaktan kaçınmamalıdır.

Bazı çocuklar cinsellikle ilgili soru sormazlar ancak bu durum onların konuyla ilgili bir merakı olmadığı anlamına gelmemelidir. Bu durumun nedeni, çocuğun konuyla ilgilenmemesi değil, anne babadan bu konularla ilgilenmemesine dair aldığı bir gizli mesaj olabilir. Çocuğun soru sormadığı durumlarda konuya uygun ortamlar hazırlanarak bazı bilgiler çocuğa aktarılabilir. Örneğin, kardeşin doğumu çocuğun nerden geldiğiyle ilgili bilgi aktarılması için uygun bir fırsat olabilir.

Üç yaşına doğru çocukların, kız ve erkek çocukların birbirlerinin bedenlerinin farklı olduğunu fark etmesi, ilk soruların temelini oluşturur. Kız ve erkek farkını anlamaya çalışırlar.

İkinci soru bebeklerin nasıl dünyaya geldiğiyle ilgilidir. Onlara anne ve baba yumurtalarının birleşip, annede bulunan bebek yolundan anne karnına girdiğini, orda bebek büyüdükten sonra doktor ya da ebe yardımıyla yine aynı yoldan dışarı alındığını anlatmak uygundur.

Bu dönemlerde, çocuklarda karşı cinsten olan ebeveyne karşı ilgiler görülebilir; kız çocuklar babalarına, erkek çocuklar annelerine daha düşkün olabilirler. Bu süreçte, erkek çocuğu annesinin sevgisini kazanmak için babaya benzemeye çalışabilir. Aynı şekilde kız çocuğu da anneye benzemeye çalışır. Annenin kıyafetlerine ve ev işlerine ilgi, davranışlarını taklit görülebilir.

Çocuklar bu dönemde rastlantısal olarak kendi bedenlerine dokunabilir ve bundan haz duyabilirler.  Bunun sonucunda mastürbasyon denilen kendini tatmin etme davranışı ortaya çıkabilir. Bu davranış çocuk için son derece doğal ve zararlı olmayan bir davranıştır. Davranışın sıklığı,  ne kadar süredir devam ettiği ve çocuğun günlük yaşamını etkiliyor olması önemli kriterlerdir. Devam eden bu gibi şartlarda bir uzmandan destek almak faydalı olabilir.

Bunlarla birlikte, anne babanın davranışları cinsel kimlik kazanımında önemlidir. Çocuklar cinsel kimliklerini kazanırken de anne ve babalarını model alırlar. Bu anlamda çocuğun anne/baba ile kuracağı yakın ilişkinin önemi de yadsınamaz.

Çocuklarımıza sağlıklı bir cinsel eğitim verdiğimizde, onların cinsellikle ilgili yaşadığı karmaşaları çözümlemelerine destek olabilir; konuyla ilgili bilgili, bilinçli ve kendini koruyan çocuklar olmalarına katkıda bulunmuş oluruz.

 

Çocuğun cinsel konulardaki merakı, öteki meraklar gibi yerinde ve sağlıklıdır. Bu, dünyayı tanıma ihtiyacından doğmaktadır. Çocuğun cinsel eğitiminde anne babanın yeri çok önemlidir, çünkü çocuk cinselliğe ilk adımını anne-baba-çocuk üçgeninde atar.  Bu nedenle ebeveynlerin çocukların cinsel gelişiminin nasıl ilerlediğini, hangi dönemde neye ihtiyacı olduğunu bilmeleri ve onları bu yönde bilgilendirmeleri sağlıklı birer yetişkin olmaları için büyük önem taşır.

Çocukta cinsel ilgi okul öncesi çağda oldukça yoğundur. İlkokula başladıktan sonra ergenliğe kadar bu merak söner.

3 yaşına kadar cinselliğinin farkında olmayan çocukta bu yaşta cinselliğe karşı ilgi başlar. Bu dönemde çocukların ilgisi kendi bedenlerini, cinsel organlarını ve diğer çocuklardaki durumu öğrenmeye yönelir. Bir yandan kendi bedenini inceleyen çocuk, diğer yandan da karşı cinsin farklılığını anlamaya çalışır. Bunlarla birlikte yoğun bir soru sorma dönemi, karşı cinsten ebeveyne yönelik ilgiler, mastürbasyon davranışı ve oyun/oyuncaklarla ilgili faaliyetlerde cinsiyete göre rol benimseme davranışları sıklıkla görülebilir.

Her dönemde çocukların sorularına yaşına uygun yanıt vermek, onların gelişimine uygun davranmak ilerisi için cinsel kimliği doğru, yeterli bir nesil yetiştirmek demektir. Ebeveynler çocuğa yapılan açıklamaların onun merakını arttıracağı korkusunu taşıyabilirler. Aslında yanıtlanmayan sorular çocuğu daha meraklı ve araştırmacı olmaya itebilir. Cinsellikle ilgili sorularına ailesi tarafından karşılık verilmiş olan çocuklar, cinsel kandırılmaya ve saldırıya karşı en iyi korunan çocuklardır; soruları yanıtlanmamış/geçiştirilmiş olan çocuklar ise cinsel konulara korkak, güvensiz ama merakla yaklaşır.

Çocuğun normal gelişimi, hangi yaşta bedeninde ne tür değişimler olacağı, ne zaman neleri merak edip sormaya başlayacağı anne babalar tarafından bilinmelidir. Ve onlara verilecek yanıtların yaşına göre nasıl olması gerektiği ve verilme şekli önemlidir.

Çocuğun sorduğu sorulara gerçek cevaplar verilmediği takdirde çocuk başka yollardan soruların cevabını bulmaya çalışacak ve cinselliği anne babasıyla konuşamayacağı/yanıt alamayacağı bir konu olarak görme ihtimali olacaktır. Bu durum hem çocuğun cinsel gelişimini hem de ebeveynleriyle olan güvenli iletişimini etkileyebilmektedir.

Çocuk soruyu ebeveynlerden hangisine yöneltiyorsa onun cevaplaması uygundur. Hem anneler hem babalar bu soruları yanıtlamaktan kaçınmamalıdır.

Bazı çocuklar cinsellikle ilgili soru sormazlar ancak bu durum onların konuyla ilgili bir merakı olmadığı anlamına gelmemelidir. Bu durumun nedeni, çocuğun konuyla ilgilenmemesi değil, anne babadan bu konularla ilgilenmemesine dair aldığı bir gizli mesaj olabilir. Çocuğun soru sormadığı durumlarda konuya uygun ortamlar hazırlanarak bazı bilgiler çocuğa aktarılabilir. Örneğin, kardeşin doğumu çocuğun nerden geldiğiyle ilgili bilgi aktarılması için uygun bir fırsat olabilir.

Üç yaşına doğru çocukların, kız ve erkek çocukların birbirlerinin bedenlerinin farklı olduğunu fark etmesi, ilk soruların temelini oluşturur. Kız ve erkek farkını anlamaya çalışırlar.

İkinci soru bebeklerin nasıl dünyaya geldiğiyle ilgilidir. Onlara anne ve baba yumurtalarının birleşip, annede bulunan bebek yolundan anne karnına girdiğini, orda bebek büyüdükten sonra doktor ya da ebe yardımıyla yine aynı yoldan dışarı alındığını anlatmak uygundur.

Bu dönemlerde, çocuklarda karşı cinsten olan ebeveyne karşı ilgiler görülebilir; kız çocuklar babalarına, erkek çocuklar annelerine daha düşkün olabilirler. Bu süreçte, erkek çocuğu annesinin sevgisini kazanmak için babaya benzemeye çalışabilir. Aynı şekilde kız çocuğu da anneye benzemeye çalışır. Annenin kıyafetlerine ve ev işlerine ilgi, davranışlarını taklit görülebilir.

Çocuklar bu dönemde rastlantısal olarak kendi bedenlerine dokunabilir ve bundan haz duyabilirler.  Bunun sonucunda mastürbasyon denilen kendini tatmin etme davranışı ortaya çıkabilir. Bu davranış çocuk için son derece doğal ve zararlı olmayan bir davranıştır. Davranışın sıklığı,  ne kadar süredir devam ettiği ve çocuğun günlük yaşamını etkiliyor olması önemli kriterlerdir. Devam eden bu gibi şartlarda bir uzmandan destek almak faydalı olabilir.

Bunlarla birlikte, anne babanın davranışları cinsel kimlik kazanımında önemlidir. Çocuklar cinsel kimliklerini kazanırken de anne ve babalarını model alırlar. Bu anlamda çocuğun anne/baba ile kuracağı yakın ilişkinin önemi de yadsınamaz.

Çocuklarımıza sağlıklı bir cinsel eğitim verdiğimizde, onların cinsellikle ilgili yaşadığı karmaşaları çözümlemelerine destek olabilir; konuyla ilgili bilgili, bilinçli ve kendini koruyan çocuklar olmalarına katkıda bulunmuş oluruz.

Çocuğun cinsel konulardaki merakı, öteki meraklar gibi yerinde ve sağlıklıdır. Bu, dünyayı tanıma ihtiyacından doğmaktadır. Çocuğun cinsel eğitiminde anne babanın yeri çok önemlidir, çünkü çocuk cinselliğe ilk adımını anne-baba-çocuk üçgeninde atar.  Bu nedenle ebeveynlerin çocukların cinsel gelişiminin nasıl ilerlediğini, hangi dönemde neye ihtiyacı olduğunu bilmeleri ve onları bu yönde bilgilendirmeleri sağlıklı birer yetişkin olmaları için büyük önem taşır.

Çocukta cinsel ilgi okul öncesi çağda oldukça yoğundur. İlkokula başladıktan sonra ergenliğe kadar bu merak söner.

3 yaşına kadar cinselliğinin farkında olmayan çocukta bu yaşta cinselliğe karşı ilgi başlar. Bu dönemde çocukların ilgisi kendi bedenlerini, cinsel organlarını ve diğer çocuklardaki durumu öğrenmeye yönelir. Bir yandan kendi bedenini inceleyen çocuk, diğer yandan da karşı cinsin farklılığını anlamaya çalışır. Bunlarla birlikte yoğun bir soru sorma dönemi, karşı cinsten ebeveyne yönelik ilgiler, mastürbasyon davranışı ve oyun/oyuncaklarla ilgili faaliyetlerde cinsiyete göre rol benimseme davranışları sıklıkla görülebilir.

Her dönemde çocukların sorularına yaşına uygun yanıt vermek, onların gelişimine uygun davranmak ilerisi için cinsel kimliği doğru, yeterli bir nesil yetiştirmek demektir. Ebeveynler çocuğa yapılan açıklamaların onun merakını arttıracağı korkusunu taşıyabilirler. Aslında yanıtlanmayan sorular çocuğu daha meraklı ve araştırmacı olmaya itebilir. Cinsellikle ilgili sorularına ailesi tarafından karşılık verilmiş olan çocuklar, cinsel kandırılmaya ve saldırıya karşı en iyi korunan çocuklardır; soruları yanıtlanmamış/geçiştirilmiş olan çocuklar ise cinsel konulara korkak, güvensiz ama merakla yaklaşır.

Çocuğun normal gelişimi, hangi yaşta bedeninde ne tür değişimler olacağı, ne zaman neleri merak edip sormaya başlayacağı anne babalar tarafından bilinmelidir. Ve onlara verilecek yanıtların yaşına göre nasıl olması gerektiği ve verilme şekli önemlidir.

Çocuğun sorduğu sorulara gerçek cevaplar verilmediği takdirde çocuk başka yollardan soruların cevabını bulmaya çalışacak ve cinselliği anne babasıyla konuşamayacağı/yanıt alamayacağı bir konu olarak görme ihtimali olacaktır. Bu durum hem çocuğun cinsel gelişimini hem de ebeveynleriyle olan güvenli iletişimini etkileyebilmektedir.

Çocuk soruyu ebeveynlerden hangisine yöneltiyorsa onun cevaplaması uygundur. Hem anneler hem babalar bu soruları yanıtlamaktan kaçınmamalıdır.

Bazı çocuklar cinsellikle ilgili soru sormazlar ancak bu durum onların konuyla ilgili bir merakı olmadığı anlamına gelmemelidir. Bu durumun nedeni, çocuğun konuyla ilgilenmemesi değil, anne babadan bu konularla ilgilenmemesine dair aldığı bir gizli mesaj olabilir. Çocuğun soru sormadığı durumlarda konuya uygun ortamlar hazırlanarak bazı bilgiler çocuğa aktarılabilir. Örneğin, kardeşin doğumu çocuğun nerden geldiğiyle ilgili bilgi aktarılması için uygun bir fırsat olabilir.

Üç yaşına doğru çocukların, kız ve erkek çocukların birbirlerinin bedenlerinin farklı olduğunu fark etmesi, ilk soruların temelini oluşturur. Kız ve erkek farkını anlamaya çalışırlar.

İkinci soru bebeklerin nasıl dünyaya geldiğiyle ilgilidir. Onlara anne ve baba yumurtalarının birleşip, annede bulunan bebek yolundan anne karnına girdiğini, orda bebek büyüdükten sonra doktor ya da ebe yardımıyla yine aynı yoldan dışarı alındığını anlatmak uygundur.

Bu dönemlerde, çocuklarda karşı cinsten olan ebeveyne karşı ilgiler görülebilir; kız çocuklar babalarına, erkek çocuklar annelerine daha düşkün olabilirler. Bu süreçte, erkek çocuğu annesinin sevgisini kazanmak için babaya benzemeye çalışabilir. Aynı şekilde kız çocuğu da anneye benzemeye çalışır. Annenin kıyafetlerine ve ev işlerine ilgi, davranışlarını taklit görülebilir.

Çocuklar bu dönemde rastlantısal olarak kendi bedenlerine dokunabilir ve bundan haz duyabilirler.  Bunun sonucunda mastürbasyon denilen kendini tatmin etme davranışı ortaya çıkabilir. Bu davranış çocuk için son derece doğal ve zararlı olmayan bir davranıştır. Davranışın sıklığı,  ne kadar süredir devam ettiği ve çocuğun günlük yaşamını etkiliyor olması önemli kriterlerdir. Devam eden bu gibi şartlarda bir uzmandan destek almak faydalı olabilir.

Bunlarla birlikte, anne babanın davranışları cinsel kimlik kazanımında önemlidir. Çocuklar cinsel kimliklerini kazanırken de anne ve babalarını model alırlar. Bu anlamda çocuğun anne/baba ile kuracağı yakın ilişkinin önemi de yadsınamaz.

Çocuklarımıza sağlıklı bir cinsel eğitim verdiğimizde, onların cinsellikle ilgili yaşadığı karmaşaları çözümlemelerine destek olabilir; konuyla ilgili bilgili, bilinçli ve kendini koruyan çocuklar olmalarına katkıda bulunmuş oluruz.

 

                                                                                                          Psikolog F. İrem ŞAHİN