Öfke Kontrolü

        ÖFKE KONTROLÜ

 İnsanlar doğdukları günden itibaren olumlu-olumsuz, isteyerek-istemeyerek, zamanla-zamansız pek çok yaşantı ve koşullara maruz kalırlar. Olumlu, isteyerek ve zamanında yaşanan ve maruz kalınan durumlar bireyin mutlu olmasına sebep olur. Fakat olumsuz, istemeyerek ve zamansız yaşanan ve maruz kalınan durumlar ise; bireyin mutsuz olmasına sebep olur.

 İnsanlar, sosyokültürel ve ekonomik düzeyleri ve koşulları doğrultusunda yaşantılara yön verirler. Bu koşulların onlara sağlayabildiği ölçüde sosyal, duygusal ve ekonomik açılardan tatmin olabilirler ya da olamazlar. Ayrıca çocukluk yaşantıları ve yaşamları boyunca maruz kaldıkları önemli olumlu olumsuz yaşantılar bireyin mutlu ya da mutsuz olmasına sebep olur. Bir başka deyişle ruhsal ve sosyal açılardan sağlıklı ya da sağlıksız olmalarına sebep olur.

 

     Psiko-sosyal açıdan sağlıklı olan insanı nasıl tanımlayabiliriz?

Doğduğu günden itibaren çok önemli olumsuz yaşantı, davranış ve tutumlara maruz kalmamış, kalsa bile bunlarla baş etmeyi başarmış, kendiyle ilgili içgörü ve eleştiri yeteneğini geliştirebilmiş ve davranışlarının sebeplerini anlamaya ve kaynağına inerek olumsuzsa bunlar üzerinde uğraş vererek kendini sağaltabilmiş, çevresindekileri değiştirebilmek yerine olduğu gibi kabul edebilmiş olumsuz etkileşimleri hissettiğinde uzak durmayı ya da içselleştirmeden baş etmeyi başarabilmiş, baş edemeyeceği, değiştiremeyeceği şeylere karşı hoşgörü ve sükunetle bakmayı ilke haline getirmiş hayatındaki rolleri ve sorumlulukları birbirinden ayrıştırarak yaşamayı öğrenebilmiş, sorumlulukları ve rolleri sebebiyle maruz kaldığı olumsuzlukları diğer kişilere ve ortamlara aktarmadan çözümlemeyi başarabilmiş bireyler ruhsal ve sosyal acılardan sağlıklıdır diyebiliriz.

 

          Sağlıksız insanlar nasıl davranır?

*Hayatı boyunca çok fazla olumsuz yaşantılara maruz kalan bireyler diğer insanlarla kendilerini kıyaslayarak ya da yaşantılarına sebep olan kişilere karşı hissettiklerini tüm insanlara genelleyerek hayata ve insanlara karşı kızgınlık ve öfke durgularını geliştirirler.

Örneğin; Çocukken babası tarafından sürekli sözlü veya fiziksel şiddete maruz kalmış bir babanın çocuklarına, eşine şiddet uygulaması gibi. Bu olumsuz duyguları da onları insanlara karşı saldırgan, hoşgörüsüz, geçimsiz olmalarına neden olur. Bu insanlar çoğunlukla neden böyle hissedip, davrandıklarını sorgulamazlar. Hâlbuki bugünkü yaşantısında yer alan kişilerin onun böyle davranmasına neden olacak hiçbir suçları yoktur. Onların hiçbir suçu olmadığı halde bu sağlıksız insanların olumsuz tutum ve davranışlarına maruz kalırlar. Bu kişilerin kendilerini bilinçlendirerek geçmiş yaşantı ve kişileri bu günkü yaşantı ve kişilerden ayrı görebilmeyi öğrenmesi gerekmektedir. Bunu herkes başaramayabilir. Bu durumda da bir uzmandan yardım alınması uygundur.

*Çevresindeki olayları ve kişileri oldukları gibi kabul edemeyen bireyler de yaşadıkları olaylara ve iletişim içinde bulundukları kişilere karşı sürekli bir karşı koyuş davranışı sergilerler. Bu tutum ise onları saldırgan davranışlara yöneltir. Hâlbuki insanların değiştirebileceği şeyler olduğu kesinlikle değiştiremeyecekleri şeyler de vardır. İkisini birbirinden ayırabilmek gerekir. Bu ikisinin ayırtına varabilen insanlar sükûnet ve huzur içindedir. Değiştirebileceğimiz şeyler için mücadele etmeli, değiştiremeyeceğimiz şeyleri de ya kabullenmeli ya da bu durum ve kişiden uzaklaşabilmeliyiz.

*İnsanlar yaşamları boyunca çeşitli roller üstlenirler ya da bu roller onlara atfedilir. Eş olma rolü, evlat olma rolü, baba olma rolü, anne olma rolü, patron olma rolü mesleğimiz ya da yaptığımız işlerle ilgili üstlendiğimiz hayatımızdaki rollerin başlıcalarıdır. Birçok sorumluluğu da içinde barındıran bu rolleri istenilen şekilde yerine getirdiğimiz zaman, ya da bu rollerimizi sürdürürken herşey yolunda giderse kendimizi iyi ve mutlu hissederiz. Bu rolleri gerçekleştirdiğimiz alanlardan birinde bile meydana gelebilecek bir terslik bizim diğer bütün alanlarda kendimizi kötü ve mutsuz hissetmemize neden olur. Aslında her şeyin mükemmel olamayacağını hepimiz biliriz,  fakat yinede mutsuzluğu ve tersliği kabul etmekte zorlanırız ve bu mutsuzluğumuzu belki de arkasından gelen kızgınlık, isyan ve öfke gibi olası duygularla diğer alanlara da taşırız. Ör; Patronu tarafından sürekli hor görülen, azar işiten bir kişinin eve geldiğinde eşine ve çocuklarına, kendisinin maruz kaldığı şekilde davranması ya da incir kabuğunu doldurmayan bahanelerle ailesine kötü davranması gibi. Aslında ailemizin hiçbir suçu yoktur. İşyerindeki rol ve yaşantılarımızı işyerinde, evdeki yaşantılarımızı evde okuldaki yaşantılarımızı okulda bırakmayı başarabilirsek, hem kendimiz daha mutlu oluruz hem de çevremizdeki diğer insanlar.

İnsanoğlu olarak dünyaya gelen hiç kimse istediği her güzel şeyi yaşayamaz. Tatlı günler de vardır acı günler de, paramızın olduğu günlerde vardır parasız olduğumuz günler de, güneşli günlerde vardır güneşsiz günler de… Hepsi insanoğlu içindir. Yaşadıklarımızın bazıları bizim elimizdedir, fakat bazıları biz istemesek de başımıza gelir.

Önemli olan bu hayatı yaşarken önce kendimize sonra da başkalarına kötü davranmamaktır. Eğer kendimizi iyi analiz edebilir, davranışlarımıza sebep olan temeldeki duygularımızla yüzleşebilirsek nedenini kendimizin bile bilemediği olumsuz duygu ve davranışlardan uzaklaşırız.

Peki, tüm çabalarımıza rağmen öfkelenmekten kendimizi alıkoyamıyorsak neler yapabiliriz;

Öncelikle öfkemizi kontrol edemediğimiz zaman, ortaya çıkan durum sonrasında hissettiklerimizi düşünelim. Büyük bir olasılıkla, belki anlık rahatlama, fakat ardından gelen iç sıkıntısı ve suçluluk duyguları içinde bir çıkmazda hissederiz kendimizi. Biziz bunaltan bu duygular öfkelenmediğimiz zamanlarda da kendimize sıkça hatırlatalım.

Yaşadığımız sıkıntıları ya da olumsuzlukları mümkün olduğunca birileriyle paylaşalım. Kişilerle ilgili bizi üzen ya da gerginleştiren konuları içimizde biriktirmeden onunla paylaşalım. Eğer o an konuşmaya başladığımızda öfkeleneceğimizi hissedersek o ortamı terk edip daha farklı bir zaman ve ortamda bundan hoşlanmadığımızı ona bildirelim.

Bir süreliğine bizi öfkelendireceğini bildiğimiz ortam, kişi ve olaylardan uzaklaşmaya çalışalım. Olan olumsuz olayları çok fazla tekrarlayıp dillendirmeyelim. Kendimizi başka uğraşlara yönlendirmeye çalışalım.

Yine de öfkemizi kontrol edemiyorsak, sonrasında da çok üzülüyor ve çevremizdekilerin de hayatını zehir ettiğimizi düşünüyorsak mutlaka bir uzmandan yardım alalım.