Yabancı Dil

Günümüzde uluslararası, ticari, kültürel ilişkilerde sahip olunması gereken en önemli

özelliklerden biri de İngilizce bilmektir. Yabancı dil öğrenmenin en güzel yollarından

birisi de yaparak, yaşayarak öğrenmektir. Erken çocukluk dönemindeki çocukların yaşları

göz önünde bulundurulduğunda, henüz bilinçli öğrenme başlamadığı için, çocuklar dili

edinirler. Tıpkı anadilleri olan Türkçe’yi etraftaki uyaranlarla, anlatılan masalları

dinlemeyle, duydukları sesleri taklit etmeyle edindikleri gibi. Küçük çocuklarda dil

edinimi farkına varmadan olduğu için çocuk konuştuğu veya duyduğu dili sorgulama, analiz

etme ihtiyacı hissetmez. Bu yaş grubunun asıl amacı iletişim kurmaktır. Sözlü iletişim

kurarken etrafındaki büyükleri gerekli yerlerde kendilerini düzeltir ve böylece edinilen

dil hem kalıcı hem de doğru üretilir hale gelir.

Dil öğrenmede kritik dönem fikrini ortaya atan Lenneberg’e göre, dil sadece bebeklikten

ergenlik dönemine kadar olan dönemde kazanılır. Bu yaştan sonra elbette ikinci bir dil

öğrenilir, ancak bebeklikten itibaren o dile maruz kalan çocukların aksanlarıyla, kritik

dönemi geçiren ergenler arasında büyük fark olacaktır. Kritik dönemden sonra

öğrenilmeye başlanılan dil, bilinçli öğrenme dönemi başladığı için hep sorgulanır,

anlamlandırılmaya çalışılır. Kurallar çıkartılmaya çalışır ve aynı matematik, fen gibi

derslerde verilen formüllerin dilde de verilmesi beklenir. Ancak yabancı dilde formül

verilmesi, çocuğu ezbere dayalı öğrenmeye itmekten başka bir işe yaramaz.

18-66 aylık çocuklara İngilizce eğitimi vermek isteyişimizdeki amaç, onlara yabancı dili

öğretmek değil, sadece onları dili öğrenecekleri döneme hazırlamak, farkındalık ve kulak

dolgunluğu yaratmak ve dili edindirmektir. Eğer bizler anaokullarımızdan öğrencilerimizi

yabancı dili öğrenmeye hazır bir şekilde ilkokula gönderirsek, ilkokulda İngilizce

öğretecek meslektaşlarımız da dil öğrenme sürecini hızlandıracak, temeli olan bir yapıyı

kolayca yükseltebileceklerdir.

Erken çocukluk dönemindeki çocuklarda, ikinci dil öğrenmenin, anadili de geliştirmekte

olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak, bizler okullarımızda yoğun İngilizce

programları uygulamaktayız. Programlarımızın temelinde olan “Music and Movement”

derslerimizle dil edinimini daha doğal ve eğlenceli hale getirmekteyiz. Yaş gruplarının

ilgilerini çekecek temalar İngilizce dersleri için belirlenmiş ve sınıf öğretmenlerinin

izlediği, Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye kurulu tarafından ön görülmüş okul öncesi

eğitim-öğretim programının belirlemiş olduğu temalara da değinilerek, öğrenmede

bütünlük sağlanması hedeflenmiştir.

Hazırladığımız programın öğrencilerimizin gelişimlerine olumlu anlamda katkıda

bulunduğunu düşünüyor ve dil edinimi sürecinde siz değerli velilerimizden bizlere destek

olmanızı rica ediyoruz. Sizlerden en önemli ricamız çocuklarınız okuldan eve geldiği

zaman onlara “Bugün İngilizce’de ne öğrendin?” sorusunu SORMAMANIZDIR. Çünkü

bizim amacımız çocuklarımıza İngilizce’yi öğretmek değil farkına varmadan

 

EDİNDİRMEKTİR. Doğal olarak çocuklarımız edindikleri dili yeri ve zamanı geldiğinde

sergileyeceklerdir. Her bireyin dile karşı ilgisi, yeteneği ve yatkınlığı farklı olduğu göz

önünde bulundurulduğunda üretime geçme aşaması da farklılık sergileyecektir. Kimi

öğrenci okuldan gelir gelmez kendi isteğiyle, hiçbir dış uyarana ihtiyaç duymadan

İngilizce derslerinde neler yaptıklarını paylaşmak ister, kimisi ise yeri ve zamanı

geldiğinde, en önemlisi de kendisine güveni geldiğinde ve kendisini hazır hissettiğinde

paylaşıma başlar.

Çocuklarımızın kendi anadilleri olan Türkçe’yi konuşmaya başlama süreçlerini hatırlarsak,

ikinci dil olan, etrafta konuşulmayan, sadece okulda duyulan İngilizce’yi konuşmaya

başlamalarının sizin beklediğinizden daha uzun bir sürede gerçekleşeceğini daha da iyi

anlamış oluruz.

İkinci bir dil edinimi süreci patlamış mısırların patlama süreçlerine benzer. Mısırlar ısıya

maruz bırakıldıkları zaman patlamaya başlarlar. Hepsi aynı anda patlayamaz, her birisinin

patlama anı farklıdır. Ama sonuç olarak hepsi patlar. Çocuklarımız da aynı patlamış mısır

misali dile ne kadar çok maruz bırakılırlarsa o kadar çabuk üretime geçerler ve İngilizce

iletişim kurmaya başlarlar.

İngilizce programlarımızı sizlerle her Cuma günü paylaştığımız “Haftalık Öğrenme

Takvimleri’nden” ve her ay sonu paylaştığımız “Veli Mektupları’ndan” takip edebilirsiniz.

Uzmanlar, kendi anadilini konuşmasında hiçbir mani olmayan çocukların ikinci dili

konuşmada ve anlamada da hiçbir sıkıntı çekmeyeceklerini ancak dili üretime geçme

süreçlerinin birbirinden farklılık gösterebileceğini belirtmişlerdir. Dolayısıyla her çocuk

İngilizce’yi kendisini hazır hissettiğinde, doğal bir ortam bulduğunda ve mecbur

kaldığında mutlaka konuşacaktır. Çocuklarınızın İngilizce edinimi sürecinde, sizlerin

yapması gerekenler; olabildiğince İngilizce şarkılar dinletmek, videolar izletmek ve

oyunlar oynatmaktır. En önemlisi de sabırlı olmaktır. Dil edinimi yolculuğumuzda bizimle

güvenle ve sabırla seyahat ettiğiniz için siz değerli velilerimize teşekkür ederiz.

Yabancı Diller Koordinatörü

Tansel TEKİN