ANNE VE BABANIN TUTUMU ÇOCUĞU NASIL ETKİLER?

ANNE VE BABANIN TUTUMU ÇOCUĞU NASIL ETKİLER?

İnsanlar yaşamları boyunca en fazla çocuk sahibi olacağı günü merakla bekler. Bir çocuğun sorumluluklarını üstlenmeleri belki de merakla bekledikleri ve o ana kadar kendilerini hazırladıkları sosyal bir roldür. Ancak bu rolü üstlenirken öyle zamanlar gelir ki yetişkin  “Acaba doğru bir tutum mu sergiliyorum?”sorusunu kendisine sorar. Kötü bir ebeveyn olarak nitelendirilmek birçok ebeveynin en korktuğu durumdur. Bu durumdan kaçınabilmek için okuruz, sorarız, araştırırız. Annenin ve babanın tutumlarına ve bu tutumların çocuklar üzerindeki etkilerine kısaca bakalım;

·         Kayıtsız Ebeveynlik: Anne babanın ebeveyn olmaya hazır olmadıkları ya da çok sayıda çocuklara sahip oldukları durumlarda sıklıkla gözlemlenen bir ebeveyn türüdür. Ebeveynlerin çocuklarından daha farklı öncelikleri vardır. Çocuğun ihtiyaçlarını karşılamada yetersizdirler, aynı zamanda ebeveyn ve çocuk arasında çok kopuk bir iletişim vardır.  Çocuğun davranışları hakkında geri dönüm vermezler ve genel bir ilgisizlik söz konusudur. Bu tür ebeveynlere sahip olan çocuklarda gözlemlenen durum, çocukların aile dışında suçlu kişileri rol modeli almalarıdır. Çok başarılı sosyal ilişkiler kuramadıkları gibi düşük özgüvene sahip bireyler olurlar.

·         Otoriter Ebeveynlik: Çocuklarına kurallara uymada zorlayıcı bir tutum sergileyen ebeveynlerdir. İstenilen davranışı yaptırmak için ceza uygulamasına başvurulur, çünkü sözel olarak davranışların açıklanması gerek görülmemektedir. Kurallara mutlak uyulması beklenir. Sınırlayıcı ortamda yetişen çocuklar kaygılı ve öfke dolu bireyler haline gelir. Ebeveynlerin sözel iletişimi tercih etmemelerinden dolayı çocuklar da zayıf iletişim becerilerine sahip olur.

·         Hoşgörülü Ebeveynlik: Ebeveynin çocuğuna karşı duyduğu aşırı sevgiden dolayı çocuğundan herhangi bir olgunluk beklentisi bulunmamaktadır. Çocuğun davranışının üzerindeki kontrolün az olmasından kaynaklı çocukların öz denetimde zorlandığı gözlemlenmektedir. Ebeveynleri tarafından sürekli ve kontrolsüz olarak istekleri karşılandığı için çocuklar aynı durum akranları tarafından karşılanmadığı için sosyal ilişkilerde zorlanabilmektedir.

·         Demokratik Ebeveynlik: Ebeveynler çocukları sürekli belli sorumluluklar vererek özgüvenlerinin gelişmesine katkıda bulunur. Aile ilişkilerinde sözel iletişim en büyük paya sahip olduğu için bu tür ebeveynlerin çocuklarında da güçlü bir sözel iletişim becerisi bulunma olasılığı yüksektir. Ebeveynler çocuklarının davranışlarında çok sık müdahale etmemeyi tercih ederken tutarlı şekilde geri dönüm verirler. Sınırlı olmakla beraber hareket özgürlüğü kazanan çocuk kendine güvenen ve öz-kontrollü bir birey olurlar.

Mutlaka ebeveynlik tutumlarından biri diğerinden size daha yakın gelecektir. Belki kendinizi hayal kırıklığına uğratacak belki de gurur verici bir sonuçla karşılaşacaksınız. Kendiniz ya da bir başkası size ne tür bir ebeveyn kimliği koyarsa koysun, önemli olan sizin hem kendinize hem de çocuğunuza karşı olan sorumluluğunuzun farkında olmanızdır. Şunu unutmayalım çocuk mutlaka bir şekilde karnını doyuracaktır, bizim en çok önemsememiz gereken çocuğumuzun ruhunu nasıl doyuracağımız olmalıdır.

      Anne baba olarak çocuklarımıza yaptığımız yatırımların hepsi onları yetişkin hayatına hazır hale getirebilmek içindir. Bir ebeveyn çocuğunun kendine güvenmesini ve sosyal yönünün iyi olmasını ister. Böylelikle, çocuk özel hayatında kendini savunabilen ve problemlerini çözebilen birisi olabilir. Çocuklarının gerekli yetişkin yetilerine sahip olabilmesi için okulda genel bir başarı beklentisi hemen hemen ebeveynlerin birçoğunda mevcuttur. Bununla beraber, okul başarısının yanında ebeveynler çocuklarının belli bir ilgi alanı olmasını da ister. Yeteneklerinin farkına varabilecek, kişisel gelişimine katkı sağlayabilecek bir alanda çocuklarının yoğunlaşmasını bekleriz. Çocuklarımızı arzuladığımız bireyler olarak yetiştirebilmek için özellikle okul öncesi dönemde çocuklardan daha fazla ebeveynlere görev düşmektedir.   Çocuklarımızın kendine güvenen, sosyal ve hem başarılı hem de yetenekli olmasını arzuluyorsak dikkat etmemiz gereken bazı durumlar bulunmaktadır;

·         Çocuğunuzla sık sık konuşun.

Çocuğunuzun etrafınızda olduğu her an sesli düşünüyormuşsunuz gibi konuşmanız çocuklarınızla iletişime açık olmasında faydalı olacaktır. Özellikle çocuğunuza sadece “Yapma” demek yerine yapmamasını istediğiniz davranışın ne olduğunu, yapmasını istememenizin nedenleri ve o davranışın yerine hangi davranışı yapabileceğine dair basit cümlelerle açıklamalar yapınız. “Ne dediğimi zaten anlamayacaktır” ya da “Beni dinlemiyor” gibi motivasyonunuzu düşürecek fikirleri hiç düşünmeyin. Çocukların söyleyemedikleri birçok kelimeyi cümle içersinde duyduklarında anlayabildikleri bilinmektedir. Çocuğunuz en çok sizi dinlemektedir bu nedenle çocuğunuz ileriki yaşlarında sizin cümlelerini kullanmaya başladığını fark ederseniz. Eğer siz çocuğunuzla sıklıkla iletişim kurar açıklamalar yaparsanız, çocuğunuz da sizi rol modeli alarak sizinle çok rahat ve sık bir şekilde iletişime geçecektir.

·         “Önce kendin yapmayı denemelisin.”

Özgüvenli çocukların en büyük ortak yönü sürekli olarak anne ve babaları tarafından sorumluluk almaları için teşvik edilmeleridir. Ebeveynler tarafından “Henüz yapamaz ki” diye savunma yapılan birçok durumda aslında çocuklara yapmaları için imkan sunulmadığı görülmektedir. Ancak çocuklar yemeğini yeme, giysilerini giyme konusunda kendi başlarına yapabilmeleri için teşvik edilmeye ihtiyaç duyarlar. Çocuk bir anda kaşığı mükemmel tutmaya başlayamaz, üzerine döktükten sonra nasıl tutması gerektiğinin farkına varır. Çocuğunuz sizden yardım  istediğinde öncelikle kendisinin denemesi gerektiğini söyleyelim. Nerede hata yaptığını gözlemledikten sonra sözlü olarak ya da çocuğun elini kavrayarak çocuğumuzla birlikte yaparak nasıl yapıldığını gösterelim. Her başarısız denemesinin ardından ”Bir daha deneyebilirsin, bu sefer  mandalinanın  kabuğunu bu şekilde aşağı çekmelisin.”  gibi açıklamalar yapabiliriz.  Mücadeleyi bırakmayan çocuk en sonunda kazanır ve kendine olan güveni artar. Bırakın atletini düzgün bir şekilde pantolonun içerisine yerleştiremesin, sonrasında siz düzeltebilirsiniz, ancak çocuğunuzun yapabileceğinin farkına varması ve verdikleri kararlara ebeveynleri tarafından saygı duyulmasını her çocuk ihtiyaç duyar.

·         “Şimdi neye sinirlendim?”

            Herkes öfkelenir, sinirlerini kontrol edemez özellikle söz konusu ebeveynlik olunca öfkelenme eşiğimiz gün geçtikçe daha da düşebiliyor. Ancak öfkelenmek ve öfkemizi bağırarak bir şeyleri manipüle ederek uygulamamız basit yollara kaçtığımızın göstergesidir. Öfkeye başvurmamız bizi o andan kurtarabilir ancak çocuklarımızın kısa süreli bizimle yaşayacaklarını bilseydik idare edilebilecek bir durum olabilirdi. Ama ebeveynler olarak daha uzun vadeli çözümler bulmalıyız. Öfkelendiğimizi fark ettiğimiz an kendimize neye sinirlendiğimizi sormamız nasıl bir tepkiye başvuracağımıza karar vermek için bize biraz zaman kazandıracaktır. Böylelikle öfkenizin etkisiyle yanlış bir davranışta bulunmaktan kaçınmış olursunuz.

En içten mutlu bir yıl dileklerimle,

Psk. Sümeyra Altan