DUYGULAR BULAŞICIDIR

Duygular bulaşıcıdır. Kuvvetli bireylerin duygularını etraflarına yaymaları oldukça olasıdır. Ama her türlü…

1980’lerin başında İsrailli Psikolog Dr. Reuven, bir kişinin çevresel baskılarla ve isteklerle başa çıkmak için başarılı olma yetisinde duygusal, kişisel ve sosyal yeteneklerinin öneminden bahseder. Daniel Goleman ise 1995 yılında empati kurmanın ve duyguların yaşamı zenginleştirmesinin önemini anlatır. Günümüzde ise duygular her yerde ama ilk önce çok yakınımızda.

Ruhsal gelişimin ilk yılları mesela.10 haftalık bebekler annelerinin yüz ifadelerinden ve ses tonlarından onların mutlu ya da öfkeli olduklarını hissedebiliyorlar; 6 aydan küçük bebekler zevk, rahatlık ve öfke gibi duyguları, 6 aydan büyük bebekler ise sevinç, korku ve kızgınlığı çok net hissedebiliyorlar; 2 yaşındaki çocuklar kızgınlıklarını ya da mutluluklarını çok rahat ifade edebiliyorlar. Bu noktada bazı anne-babalar çok iyi örnek olabilmekte ya da hiçbir şey olamamaktadırlar. Yüz ifadeleri, ses tonları, uzun uzun ve tatlı konuşmaları çocukları için iyi bir duygusal yatırım olabilir. Özellikle zihinsel ve duygusal gelişimde ilk 2 yıl, her şey için başlangıç sayılmaktadır. Güvenli bağlanan ve sevildiğini hisseden çocukların yaşam kalitesinin yüksek olduğu gözlenmektedir. Tartışmalar ne kadar devam ederse etsin bir şey çok ilginç olarak varlığını sürdürmekte. Örneğin, yaşamda sayısal-uzamsal zeka olarak başarıya ulaşan bireylerin bir noktadan sonra sosyal başarısını artırması ya da zirveyi görmesi bazı kriterler ile değerlendirilir.

Kendinin farkında olmak, kendi olmayanı bilmek, olumlu duygulanım içinde olmak, kendi dışındaki duygulanımı hissedebilmek, başkalarının yaşam alanına girebilmek ve mutlu olmak.

Bu özellikler yetenekleri ve başarılarıyla insanlara hükmedebilmiş insanların özellikleri, aynı zamanda yaşamın ilk 2 yılında yaşanan mükemmel duyguların tanımı. Mükemmel bir ailenin mükemmel bir adımı, sağlıklı ve mutlu olma sanatının ilk adımları.

Davranış bilimciler son yıllarda özellikle ilk 2 yıl üzerinde çok durmalarının nedeni bu: zeki ve güçlü çocuklar, doğuştan gelenler ve sonradan kazanılanlar, şanslı ve mutlu olanlar. Ve insanlara mutluluk dağıtanlar, yaşamın başında mutlu olan yaşamı boyunca mutluluğu dağıtanlar…Tesadüf mü ?

Çocukluk yıllarınız nasıldı, şimdi nasıl ? Ya seçimleriniz, risk dediğiniz kararlar sizi nereye götürdü, kaç saniye içinde verdiniz o en önemli kararı, neydi o ilk izlenim ya da his ? Neden çoğunluğa değil de hislerinize güvenerek karar alıyorsunuz ? Ve neden verdiğiniz karar da kendinize haklı nedenler arıyorsunuz, pişmanlık duymamak için harcadığınız çaba ve haklı  mücadeleniz ne demek, neyin haklısı, hangi kararın ? Mantıksal cevabı var mı her şeyin ?