ÇOCUKLAR İÇİN OYUN OYNAMAK NEDEN ÇOK ÖNEMLİDİR?

ÇOCUKLAR İÇİN OYUN OYNAMAK NEDEN ÇOK ÖNEMLİDİR?
 

            Günümüzde insanoğlunu oyundan ayrı düşünebilmek pek de mümkün olmamaktadır. Ergenlikle beraber oyun, günlük hayatımızı renklendirmek amacıyla tercih ettiğimiz aktiviteler olarak hayatımızda yer almaktadır. Ancak oyun oynamaya olan eğilim, çocukluk döneminde yetişkinliğe nazaran daha farklı amaçlardan kaynaklanmaktadır. Oyundan alınan zevkin yoğunluğu çocukluk döneminde doruk noktasındadır. Buna rağmen çocuklar günlerinin neredeyse tamamını oyunla geçirmelerine neden olan farklı bir motivasyona sahiptir. Peki, çocukları oyun oynamaya bu kadar güdüleyen unsur ya da unsurlar neler olabilir?

            Bir yetişkin olarak kendimizi yeni doğan bebek yerine koymaya çalışalım. Çevremizde bilmediğimiz ve net olarak göremediğimiz onlarca nesne var. Yeni doğan bir bebek için her şey o kadar karmaşık ki, bilinmezlikler dünyasında ulaşılması en kolay olanı tercih ederek bebek oynamaya başlıyor; yani kendi bedeniyle. Kavrama ve emme refleksleriyle dünyaya gelen bebek eliyle yakalayabildiği her şeyi ağzına götürür. Böylelikle nesneler hakkında beyne gerekli bilgileri kodlamaya başlar. Çocuklar ortalama 12 yıl sürecek oyun dolu hayatlarına ilk adımlarını bilinmeyeni bilme arzusuyla –merakla- atmaktadır. “Eline aldığı her şeyi ağzına götürüyor, bardakları yere atıyor, diğer çocuklarla oynamıyor, oyuncaklarını hiç paylaşmıyor, artık oyuncakların yüzüne bile bakmıyor” vb. gibi durumlarla karşılaştığımızda aslında çocuklarımızın gelişimlerine uygun şekilde davrandıklarını söyleyebiliriz. Önemli olan çocuklarımızın bu davranışları sergilerken altında yatan öğrenme arzusunu keşfetmek olacaktır.

            Ebeveynler olarak çocukların oyunlarında pasif ya da aktif bir şekilde rol almaktayız. Günümüzde birçok ebeveyn çocuklarıyla geçirdiği vakti kaliteleştirmek amacıyla oyunlarda aktif olarak görev almaya özen göstermektedir. Yine de 15 dakika bile tamamen çocuğumuzla olan oyunumuza odaklanmamız, bize çocuğumuzun karakterini daha iyi bilmemize olanak sağlayacaktır. Aynı zamanda ebeveynler tarafından sunulan oyuncak imkanı pasif olarak çocukların oyunu etkilemektedir. Her ne kadar oyuncak sektörü aksini lanse etse de önemli olan pahalı oyuncaklar değil, çocukların gelişimlerine uygun olan oyuncaklardır. Bu nedenle çocuklarımızın gelişimlerini genel çizgide bilmek ve takip etmek, çocuklarımıza sunduğumuz imkanları daha doğru bir şekilde yönlendirmemizi sağlar.

            Çocukların hayatında birçok oyuncak olduğu gibi birçok oyun türü de bulunmaktadır. Ancak çocukların gelişimlerinde kritik noktalar oynadıkları oyun türlerindeki değişimlerle paralellik gösterdiği gözlemlenmektedir.

 

·         Bebeklik sürecinde çocukların en çok ilgisi çekecek oyun ve oyuncaklar, duyumlarını aktif olarak kullanabilmelerini sağlayacak materyallerle olacaktır. Bu nedenle, dokunarak hissedebilecekleri ya da ses çıkaran oyuncaklar bebeklerin ilgisi çekebilmektedir. Ayrıca bu süreçte şekillerine, boyutlarına ya da renklerine göre ayırabilecekleri oyuncaklar çocukların sınıflandırmayı öğrenmede destek sağlayacaktır. Bebeklik sürecinde oynanan bu tür oyunlara işlevsel oyun (0-2.5yaş) denmektedir. İşlevsel oyunlarda bebekler oynadıkları nesnenin işlevine uygun olacak davranışı tekrarlama eğilimindedir. Örneğin, 15 aylık bir bebek çevresindeki nesneleri sürekli sallayarak çıkardıkları seslere göre nesne hakkında bilgi edinebilir.

·         Ek olarak, ortalama 3 yaşa kadar ben merkezci olan çocuk oyuncaklarını başka çocuklarla paylaşma konusunda istekli olmayabilir. Bu konuda ısrarcı olmamak önemlidir çünkü çocuk henüz diğer çocukların kendinden bağımsız olan varlığından haberdar değildir.

·         Çocukluk döneminin ilk yılında sıklıkla çocukların yapısal oyun adı verilen türde oyunları tercih ettiği gözlenebilir. Yapısal oyunda çocuklar objelerle bir şey oluşturmaktan zevk almaktadır. Logoları birleştirmek, kuleler yapmak, oyun hamuruna şekil vermek ortalama olarak 3 yaş çocuklarında sıklıkla yapılan aktivitelerdendir.

·         Tuvalet eğitimini alan çocuğumuz artık yavaş yavaş cinsiyetlerin farkına varmaya başlamıştır. Hemcins ebeveynini yoğun bir şekilde takip eden çocuk, evcilik gibi sembolik oyunlar oynayarak gözlemlediklerini oyunla pekiştirmektedir. Sembolik oyunlarda çocuklar toplumdaki sosyal rolleri taklit ederler. Böylelikle çocuklar anne ya da süper kahraman olma gibi karmaşık olan olguları daha da iyi anlamaya başlarlar. Çocukları sembolik oyun oynarken gözlemlemek hem onların hayal güçlerinin ne kadar genişlemiş olduğu hem de sizi nasıl gördükleri konusunda çok önemli ipuçları verebilmektedir.

·         5 yaşla beraber büyük bir olgunluk belirtisi olarak çocuklar artık kurallı oyunlar oynamaya başlarlar. Bu süreçte çocuklar oyun öncesinde belli kurallar koyarak cezalandırma sistemi uygulayabilecek yeterlilikte olabilmektedir. Çocuklar oyun esnasında kuralların yapıcılığını keşfederek, kurallar bütünü olan topluma adapte olma konusunda pratik kazanabilmektedir.

·         Ergenlik dönemine girilmesiyle beraber, artık oyuna olan eğilim etkisini kaybetmektedir. Çünkü ergen artık hayatı oyun aracılığıyla değil, dinleyerek ya da deneyimleyerek öğrenecek aşamaya gelmiştir.

            Çocuklar için hiçbir oyun amaçsız değildir. Her oyunla beraber çocuk, belli kazanımlar sağlar ve kendi sınırları hakkında geri dönüm alır. Bu nedenle bir ebeveyn olarak oyunun çocuk gelişimi üzerindeki önemli etkisinin farkında olmalıyız.

Bütün çocukların istedikleri her an, oyun oynayabilecekleri bir dünya dileğiyle