İstanbul
Dragos

Çocuklarda Gelişim Sürecinde Aile Dışı Etken Televizyon

 

         Kitle iletişim araçlarının temel işlevi, bir yandan eğlendirirken öte yandan gerçeğe dayalı sorunlara çözümler getirebilmek, eğitmek ve toplumda belli değerlerin yerleşmesine yardımcı olmaktır.

       Günümüzde çocuk, dünyaya geldiği andan itibaren, anne ve babasının yanısıra televizyonla da iletişime gitmektedir. Ancak bu iletişim tek yönlü olup, mesajlar televizyondan çocuğa doğru yönelmektedir. Bu da medyanın, özellikle gördüklerini taklit yoluyla öğrenen çocukların güçlü bir öğretmeni olmasını sağlar. Bu bağlamda televizyon filmlerindeki kahramanlar, kişilik gelişimi sürecindeki çocuklar için, anne ve babaların ardından önemli birer özdeşim modeli oluştururlar.

       Televizyonun, görsel ve işitsel özellikleri sayesinde birden çok duyu organına hitap ederek etkili bir öğrenme sağlayabileceği düşünülebilir. Çünkü çocuklar televizyonda görerek ve işiterek, nesne ve olayları hareketli olarak tanımaktadırlar ve hareketli bir nesneye daha çok dikkat edebilmektedirler. Ancak dikkat çeken ögelerle ( hızlı zumlar, renk patlamaları, hareketlerin sürekliliği, yüksek ses ve karmaşık görüntüler) donatılmış çocuk programları, beynin dikkat bölgesini uyarmaya yönelik ayarlanmıştır. Bu tip deneyimler çocuğun oyunlarda, sosyal ilişkilerinde beynini özgürce kullanmasını önlemektedir. Çocuk aşırı uyaranlara alıştığından, hafif uyaranlara dikkatini verememektedir. ( renkli uyaranların bulunduğu programlardan sonra, düz beyaz kağıda resim yapmak pek keyifli olmyacaktır)

    Etkili beyin gelişimi, merak ve araştırmayı uyaran, sosyal açıdan bol etkileşimli bir çevrede gelişebilir. Dolayısıyla sosyal etkileşimi sınırlayan elektronik medya ile aşırı ilgilenme, beynin sosyal ve yaratıcılık sistemine zarar verebilir. Ön beyin korteksi, planlama , organizasyon, ahlaki yargılama, dikkat ve özdenetimden sorumludur. Bu merkezler, çocukluk ve ergenlik boyunca gelişir. Fakat bazı araştırmalar, sürekli ve plansız tv izlemenin bu bölgelerin tembelleşmesine neden olduğunu ortaya koymaktadır. Araştırmalar göstermiştir ki, günde 1 saatten fazla tv izlemenin akademik başarı üzerinde, özellikle anlama ve daha ileriki zamanlarda okuma becerisi üzerinde olumsuz etkileri olmaktadır. Bunun nedeni televizyonun ağırlıklı olarak görsel algıya hitap eden doğası gereği, sol lobtaki dil bölgesinin gelişimini yavaşlatmasıdır. Başlıca görsel efektlerle manipule edilen beyin, zamanla dili dikkatle dinlemek için ilgisini bölememektedir.

       Son yıllarda yapılan araştırmalar çocuklardaki agresyon düzeyeyinin artmasında da televizyonun rolünün çok büyük olduğunda hemfikir. Farkında olmadan izlenilen her türlü şiddet eylemi, çocukların dürtüsel ve duygusal kontrolünü zayıflatmaktadır. Araştırmalar medya şiddetinin olumsuz sonuçlarını şu üç noktada toplamaktadır.:

  1. Medya şiddeti, çocukların saldırgan durum ve davranış geliştirmelerini teşvik edebilir.
  2. Medya şiddeti televizyon dışındaki dünya hakkında korku veren kötümser tutumlar üretebilir.
  3. Çocukları duyarsızlaştırabilir.
  4.  

     Öyle ki, bir çocuğun 16 yaşına kadar , Tv’de ortalama 13 bin şiddet eylemine tanık olduğu saptanmıştır. Şiddet eylemlerinin olumsuz sonuçları şüphesiz çocuktan çocuğa farklılık göstermektedir. Tepkiler, bazılarında ürkeklik, içe kapanma, bazılarında saldırganlık şeklinde görülür. Buna bağlı olarak bazı çocuklarda gece ve gündüz korkuları gelişebilir. Bu sebeple çocukların televizyon izlemesinde yaş ve bireysel farklılıkları dikkate almak son derece önemlidir. Tv programlarını önceden izleyerek, çocuğun seyredebileceği program belirlenmelidir. Buna rağmen çocuk televizyonda şiddete tanık olmuşsa, seyredilen programı onunla paylaşmak, duygularını ifade etmesine fırsat tanımak, şiddet eylemlerinin çocuk üzerindeki olumsuz etkisini aza indirir.

     Doğru kullanıldığı taktirde, çocuğun zihinsel gelişimine ve dil gelişimine olumlu katkılar sağlandığı düşünülebilir. Doğru zamanda, doğru programlar, aşırı izlenmemek kaydıyla çocuğun gelişimine olumlu etki sağlayabilir. Çocuğa zengin bir uyarıcı çevre oluşturulduğunda, ekran , çocuğun yegane uğraş alanı olmaktan çıkıp, sinema , tiyatro, müzik gibi farklı etkinliklerden sadece birisi olarak “ sınırlı bir süre “için çocuğun ilgi alanı içinde kalabilmektedir. İki beş yaş arası çocukların, günden 20 dakikadan fazla televizyon izlemesinin , bahsedilen problemlere zemin açacağı unutulmamalıdır.

Yardımcı Kaynak: Yavuzer, Haluk “Çocuğu Tanımak ve Anlamak", Remzi Kitabevi, 6. Basım 2007