İstanbul
Halkalı

YENİ DÖNEME MERHABA DERKEN

                                                                                    Yeni Döneme Merhaba Derken

Oryantasyon dönemi hem yeni hem de eski velilerimiz için heyecanlı zamanların başladığı dönemdir. Bu dönem hem velilerimiz hem de çocuklarımız için birçok duygunun inip çıktığı bir süreci barındırır. Okulların açılması ile yeni ya da eski öğrenci fark etmeksizin velilerimizin hayatına okula adaptasyon dönemi girmiş olur. Bu adaptasyon dönemi; her çocuk için farklı süreçler, bu süreçlerin içinde de farklı yaşantılar barındıracaktır. Fakat genel olarak baktığımızda adaptasyon sürecinin hemen hemen her çocuk için belirli getirileri vardır. Aslında bir yandan da velilerimiz de -çocuklarının yeniden ya da ilk kez okula başlaması ile- kendileri için bir adaptasyon dönemi yaşadıklarının farkında olmalılardır.

Ailemize yeni başlayacak çocuklarımız için bu dönem birçok yeni ve karmaşık duyguyu barındıran bir dönemdir. Fakat 0-6 yaş dönemi çocuklarının sözel olarak duyguları dile getirme becerisi henüz gelişmekte olduğundan bu duyguları daha çok davranışsal tepkiler ile dışa vurulmaktadır. Yeni okula başlayacak olan bir çocuğun kaç yaşında olursa olsun ilk defa öz bakımını yapan –anne, anane, babaanne, bakıcı- kişiden ayrılacağı için ve aynı zamanda da tanımadığı ve bilmediği bir ortama gireceği için kaygı, endişe, korku, heyecan gibi duyguları yaşaması doğaldır. Bu duyguları bizlere net ifadeler ile genellikle açıklayamazlar. Bunun yerine ağlama, okula gitmek istememe, getiren kişiden kopmama gibi davranışsal tepkiler gösterirler. Bu durum karşısında ebeveynlerin ya da çocuğu okula getiren kişinin sakin ve tutarlı olması en önemli duruş biçimidir. Çocuklara kısa ve net açıklamalar yapılmalıdır (‘sen artık büyüdün ve bu sebeple okula gitmen gerekiyor. Anlıyorum üzgünsün ya da kaygılısın fakat ben öğretmenine çok güveniyorum ve orada çok eğlendiğini biliyorum’ gibi) Velilerimiz kendi duygularını jest ve mimikler ile çocuğa yansıtmamaya özen göstermelidir. Bu dönemde ebeveyn ya da bakım yapan kişi olarak elbette ki yetişkinler de aynı kaygı ve heyecanı paylaşabiliyorlar. ‘Acaba okula alışabilecek mi?, orada yemek yiyecek mi?, düşerse ne olur?’ vs. gibi birçok soru siz velilerimizin de kaygılı olmasına sebep olabiliyor. Fakat bu kaygıyı yüzünüzden okuyan çocuklara verdiğiniz mesaj’ bak annem, bakıcım vs. de kaygılı demek ki ben endişelenmekte haklıyım burası güvenli bir yer değil’ oluyor. Bu nedenle kendi duygu kontrolünüze özen göstermenizi tavsiye ederim. Yeni başlayan çocukların bir kısmı okula geldikleri ilk hafta çok keyifli ve neşeli gelebiliyorlar. Çünkü her şey yeni ve keşfetmeye değer, heyecan verici gelebiliyor. Fakat süre gelen haftalarda çocuk rutin olarak okula geldiğini anlamaya başlayınca okula gelmemek için ağlama tepkileri verebiliyor. Bu noktada velilerimizin yine istikrarlı ve tutarlı olarak çocuğa kısa ve net açıklamalar yapması ve her koşulda okula devamlılığı sağlaması gerekmektedir. Bu durum okul içinde öğretmen, aile ve psikolog üçgeninde çözülecek bir durumdur. Genellikle okula başlama döneminden bir iki hafta sonra ağlamaya başlayan çocukların ağlamaları okul kapısından girip de ebeveyninden kopana kadar sürer ve sınıf ortamında çabuk sakinleşme görülür. Bu nedenle ebeveynlerin iş birliği çok önemlidir. Ağlayan çocuğu okula getirmemek ya da okuldan geri götürmek adaptasyon sürecinin uzamasına neden olur. En büyük zarar da çocukta ‘yeterince ağlarsam demek ki okula gitmem’ gibi bir düşüncenin yerleşmesine sebep olmaktır. Diğer bir grup çocuk ise okula başladıkları günden itibaren ağlayarak gelirler. Bu ağlamanın sebebi çocuğun ne ile karşılaşacağını bilmemesi, ortamı tanımamasından dolayı kaygılı olması ve ebeveyninin bir daha gelip gelmeyeceği konusunda endişeli olmasından kaynaklanmaktadır. Bu noktada yine ebeveynlerin işbirlikçi yaklaşımı çok önemlidir. Çocuklara kısa ve net açıklamalar yapılmalı, ağlamalar karşısında sakinleştirici bir yaklaşım ile okula devamlılık sağlanmalıdır. Çocuklara karşı yapılan ikna etme amaçlı uzun açıklamalardan kaçınılmalıdır, aşırı ödül hedefleri konulmamalı (güzel durursan seni parka götürürüm gibi, sana kumandalı araba alırım gibi) ve öğretmenler adına sözler verilmemelidir (bakalım öğretmen sana ne sürpriz hazırlamış, sınıfında çok özel bir şey varmış gibi).

 

Yeni başlayan öğrenciler öncelikle sınıfta bir öğretmene güven ile bağlanırlar. Genellikle gruba ve toplu aktivitelere fazla katılım göstermeyebilirler. Diğer çocuklar ile fazla iletişim kurmazlar. Özellikle geçişlerde (sınıftan yemekhaneye, sınıftan tuvalete, sınıftan uyku odasına gibi) kaygı seviyeleri arttığı için ağlama davranışları gösterebilirler. Bu nedenle yeni başlayan çocuklarımızda okulda kalma süresi yavaş yavaş arttırılır. Yemek ve uykuya katılım çocuğun alışması gözlemlendikten sonra eğer uygunsa yine zorlamadan başlatılır. Servisle geliş ve gidişler de çocuk okula adapte olmaya başladıktan sonra önce tek yön sonra gidiş-dönüş şeklinde denenir. Buna ek olarak yeni başlayan çocuklarımızın hayatında başka yenilikler denenmemelidir ,örneğin; tuvalet eğitimi, emzik bırakma, memeden kesme, uyku ve ya yemek eğitimi gibi. Adaptasyon dönemi bittikten sonra bu yeni başlangıçlar kurum psikoloğu ve öğretmen ile fikir alışverişi yapıldıktan sonra uygulamaya konulabilir.

Okula ilk defa gelirken çocuğunuzun iyi bir uyku uyuduğuna emin olmalısınız. Yorgun ya da uykusuz ya da hastalıktan yeni kalkmak üzere olan çocukların bu ruh halinin okula yansıyacağı unutulmamalıdır. Buna ek olarak okulda ilk zamanlarda yemek yemeği reddetme olasılığı fazla olan çocuklarımızın okula gelirken beslenmesinin iyi desteklenmiş olduğundan emin olunmalıdır. Okula gelirken yanınızda çocuğunuza kendini iyi hissettirebilecek objeyi mutlaka getirmelisiniz –emzik, ayıcık, araba vs. Öğretmenimize önceden çocuğun ne ile ve nasıl şekilde sakinleştiğinin bilgisini vermelisiniz, buna ek olarak sevdiği özel şeyleri belirtmelisiniz (benim çocuğum kostümleri çok sever, kuklalar ile oynamaktan keyif alır, suyla oynarken sakinleşir gibi). Çocuğa dürüst olarak ne zaman gelip gideceğinizi anlatmalısınız, beklemediğiniz halde ‘seni bekleyeceğim’ gibi ifadelerden kaçınmalısınız. Ödül olarak koyduğunuz şeyleri gerçekleştirmeli ya da tutmayacağınız vaatleri sadece anı kurtarmak adına söylememelisiniz.

Son olarak bu sürecin sabır ve tutarlılık ile geçeceği konusunda kendinizi telkin etmelisiniz. Kurum ile ya da bu dönem ile alakalı soruları öğretmen ya da psikolog ile paylaşarak destek almayı ihmal etmemelisiniz. Diğer çocuklar ile karşılaştırmalar yaparak kaygı seviyenizi arttırmamalısınız. Her çocuk –ikiz dahi olsa- birbirinden farklıdır ve farklı koşullarda yetişmişlerdir unutmamalısınız.

Daha önce okul deneyimi yaşamış olsalar bile tatil sonrası yeni döneme başlayacak  çocuklar için de bir adaptasyon süreci yaşanması normaldir. Yetişkinler dahi böyle dönemlerin ardından işe veya eve adapte olmakta zorluk yaşarlar. 0-6 yaş dönemi çocuklarının gelişimleri ve değişimleri bu dönemde çok hızlı yaşanmaktadır. Bu sebeple 15 gün ya da bir ay gibi aralar aslında 0-6 yaş dönemi çocukları için uzun dönemlerdir ve daha önce okula verdikleri tepkilerden daha farklı tepkileri şimdi gösteriyor olabilirler. Bu dönemde velilerimizin sabırlı olması önemlidir. Çocuklarının kaygı ve değişimlerini kabullenici bir rolde olmalılardır. Eski öğrenci de olsa okula tatil aralıklarından dönmüş çocukların –çocuğun durumu da değerlendirilerek- okulda kalış saatleri yavaş yavaş arttırılmalıdır. Birden tam gün adaptasyonda bazı çocuklar zorlanabilmektedir. Bu nedenle ‘ ama daha önce uykuya kalıyordu, servisle de gidiyordu şimdi ne oldu okulda bir şey mi yaşadı acaba?’ gibi kaygıları kafamızdan uzaklaştırmalı ve bunun adaptasyon sürecinin bir parçası olduğunu düşünmeliyiz. Yine bu durumun öğretmen, veli ve psikolog üçgeninde çocuğa uygun bir şekilde işbirlikçi bir yaklaşım ile çözüleceğini unutmamalıyız.

Özetle yeni başlayan ya da ilk kez başlayan çocukların adaptasyon dönemindeki kilit noktalar ebeveynlerin işbirlikçi yaklaşımı (öğretmen-veli-psikolog üçgeni), sakin ve tutarlı iletişim (kısa ve net açıklamalar) ve doğru davranışlarıdır (okul kapısından çocukla el ele girmek, kucakta getirmemek). Bunun bir süreç olduğunu, adaptasyon döneminde çocuklarımıza zaman tanımak gerektiğini unutmamamız gerekir.  Yeni dönemin keyifli ve neşeli geçmesi dileğiyle..

Uzman Psikolog DENİZ AKGÜL