Anaokuluna Başlarken


Çocuğunuzun sosyalleşebilmesi, özerkleşebilmesi ve ilköğretime rahat bir başlangıç yapabilmesi için anaokulu çok önemlidir. Sosyalleşme sürecinin yoğunlukla yaşanmaya başladığı yıllar olan 2.5-3 yaş dönemi anaokuluna başlangıç için en ideal dönemdir. Çocuklar için yeni beceriler edinme, diğerlerinin de farkına varma gibi sayısız sosyal ve psikolojik yararlarının yanı sıra, anaokulları çocuğunuzun fiziksel gelişimine de yarar sağlar.
Ama unutmayalım… Anaokuluna ilk gidiş ürkütücü olabilir…
Çocuğunuz anaokuluna başlaması için gerekli öz bakım becerilerini elde etmiş hatta yaşına göre son derece bağımsız görünen bir çocuk olsa da, okulun ilk günlerinde hatta haftalarında sizden sabahları ayrılışı zorlu olabilir.
Bu zorluğu sorunsuz atlatabilmeniz için geçerliliği denenmiş ve kanıtlanmış ipuçlarımızı uygulamayı unutmayın… İşte dikkat edilmesi gerekenler ve okula gitmenin oluşturduğu ayrılma kaygısını yenmenin yolları…
Ortadan kaybolmayın: Ebeveyninin bir anda ortadan kaybolması, çocuğa anne-babasına güvenemeyeceğini öğretir ki bu durum da ayrılma kaygısını daha da arttırır.
Uzun süre beklemeyin: Sınıfta ya da koridorda uzun süre beklemeniz çok yararlı olmayacaktır. Bunun yerine, “5 dakika daha kalacağım sonra da gideceğim” ya da “Sana bir masal kitabı daha okuyacağım, sonra da gideceğim” diyerek kararlı olduğunuzu göstermelisiniz.
Gideceğinizi onun yüzüne söyleyin: Çok aceleniz olsa, hatta siz de ayrılacağınız için kötü hissediyor olsanız bile, yüzünüze cesur bir ifade takının ve gideceğiniz zaman geldiğinde bunu çocuğunuzun yüzüne söyleyin. Çocuğunuz çok fazla üzülürse, nasıl hissettiğini anladığınızı belirtin: “Gideceğim için üzüldüğünü biliyorum canım. Ama şimdi işe gitmeliyim, akşama görüşeceğiz”
Bir alışkanlık geliştirin: Çocuğunuzun sizden her ayrıldığında yapabileceği kısa süreli bir alışkanlığı olursa –ve bu uzun süre ağlamanın dışında bir şey olursa -kendini daha rahat hissedecektir. Örneğin okuldan ayrılırken 2 yerine 4 kez onu öpebilirsiniz, ya da aranızda özel bir işaret dili kullanabilirsiniz. Önemli olan her defasında tutarlı biçimde bunu uygulamanız.
Çocuğunuzun yeterli uyku uyuduğundan emin olun: Yeterli uyku uyumayan çocuklar daha çabuk huysuzlaşır. Çocuğunuzun uyku düzeni okul rutinine uymayacaksa, okul başlamadan bir süre önce bu rutini oturtmaya çalışın.
Sorunlara hazırlıklı olun: 3-6 yaş arasındaki çocuklar, stres yaşadıklarında ya da günlük rutinlerinde ani değişiklikler olduğunda buna hemen bedensel tepkiler verirler ve küçük hastalıklara daha kolay yakalanabilirler. Bu nedenle çocuğunuzun sıkıntılarını ve kaygılarını azaltabilmek için onunla ve öğretmeni ile sorunları ortadan kaldırma yolunda işbirliği içinde olun.
Hayal gücünü kullanmasını sağlayın: En sevdiği çizgi film kahramanı böyle bir durumda ne yapar diye ona sorabilirsiniz. Ve şu anda da o kahramanmış gibi oynamayı önerebilirsiniz.
Kendinize haksızlık etmeyin: Ayrılmaya verilen sıkıntı tepkisi çocuğunuzla aranızdaki bağlılığın bir göstergesidir. Ancak diğer taraftan çocuğunuz herhangi sıkıntı tepkisi göstermese de, bunu aranızdaki ilişkiye bağlayıp, yeterli bağlılığın gelişmediğini düşünmeyin. Bu yalnızca çocuğunuzun farklı bir kişiliğe sahip olduğunu gösterir.
Sonsuza dek ağlamayacağından emin olabilirsiniz: Ağlama nöbetlerinin çoğunluğu ilk 2 haftanın sonunda bitmiş olur. Eğer sabah ağlamaları daha uzun süre devam ederse, bu durumun ne kadar sürekli olduğunu ve davranış biçimi haline geldiğini öğretmeni ile konuşun. Şüpheleriniz varsa profesyonel yardım almak konusunda çekinmeyin.
Birlikte bir çözüm bulun: Siz giderken resim yapıyor olmak ona daha iyi hissettirebilir. Ya da belirli bir oyuncakla oynuyor olmak. Seçeneklerden hangisini istediğini ona sorun. Zorlu sabahlarda ona iyi gelebilecek olanı kendisi söyleyecektir.
Güçlü olun: Pek çok ebeveyn, çocuklarını okula ilk bıraktıkları gün, çocuklarıyla aynı şiddette ayrılma kaygısı yaşayabiliyorlar. Yüzünüzdeki gülümsemenin çocuğunuz için ne kadar önemli olduğunu unutmayın. Gün boyunca giderkenki yüzünüzü hatırlayacak, bu nedenle elinizden geldiği kadar cesur ve sevecen bir veda olmasını sağlayın.
Ve unutmayın kısa bir süre çocuğunuz öylesine önemli gelişimler gösterecek ki yaşanan zorlukları hatırlamayacaksınız bile. Şimdiden sizlere hatırlatalım istedik… Çocuğunuz bu sürecin sonunda:
• Diğerleri ile ilişki kurmayı ve daha kolay arkadaş edinmeyi öğrenecek,
• Toplumsal, sosyal kuralları ve onlara uymayı öğrenecek,
• Paylaşmayı öğrenecek,
• Sınıf içinde olmayı ve öğrenmeyi öğrenecek; ilköğretime hazır hale gelecek
• İletişim becerilerini ve bağımsızlığını geliştirecek,
• Özgüvenini arttıracak,
• El becerilerini ve yaratıcılığını geliştirecek, ince ve kaba motor gelişimini hızlandıracak,
• Özetle zihinsel, bedensel, psikolojik ve sosyal olgunluğa erişecek ve daha da önemlisi tüm bunları yaşıtları ve onları koşulsuz seven öğretmenleri eşliğinde eğlenerek yapacak…