İstanbul
Mimaroba

ÇOCUK VE PAYLAŞMAK

 

  Bir çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını ve bakımını yerine getirmek kadar duygusal gelişimini desteklemek de anne babanın  yetkinlikleri arasındadır. Sosyalleşme, başkalarına saygı duyma, bencil olmama, hoşgörülü ve yardımsever olma çocuğun karakterinin oluşmasında ve kişisel gelişiminde rol oynarken küçük yaşlardan itibaren öğretilmesi gereken eylemler içerisinde yerini alır.

  Özellikle “paylaşma”, öğretirken ebeveynleri en çok zorlayan duygulardan biridir. Bu da “Çocuğa paylaşma nasıl öğretilir?” sorusunun sık sık sorulmasına neden olur. Çünkü çocuklar paylaşmayı bilmeden ve bu hisse sahip olmadan doğarlar. Görerek ve uygulayarak anlayabilecekleri bu olgu, çocuklara farklı yöntemlerle rahatlıkla öğretilebilir.

Çocuklarda Paylaşma Duygusunu Geliştirecek Yöntemler

Ne kadar erken, o kadar iyi. Birçok durumda olduğu gibi paylaşma kavramının da kolay algılanabilmesi, mümkün olan en erken yaşta öğretilmesi ile sağlanabilir. Sonraki yıllarda bazı alışkanlıkları değiştirmek daha zorlu olur. Bunun için en ideal yaşlar; çocuğun, çevresinde başka çocukların da bulunduğunu fark ettiği 2-3 yaş aralığıdır.

  Bir çocuk 2 yaşındayken daha benmerkezcil olabilir. Fakat 3 yaşına gelmiş bir ufaklık, dış dünyayı çok daha kolay görür. Üstelik algılama yetisi artık çok daha gelişmiş düzeydedir. Bu nedenle anaokulu çağına gelirken çocuğunuza bu duygunun ilk temellerini atmaya başlayabilirsiniz.

  Çocuğunuz bencil olmasın, eşyalarını paylaşmayı bilsin, uyumlu bir birey olsun istiyorsanız; ona, önceden bilmediği bu eylemin hayatımızdaki yerini ve önemini anlatın. İnsanların neden başkalarıyla bir şeyleri paylaştığını, bunun neden önemli olduğunu, aksi hâlde ne gibi durumların oluşabileceğini hayatın içinden örneklerle ona açıklamaya çalışın.

  Bağış yapmak, ödünç vermek, elinizde fazla bulunan eşyanın birini başka birine hediye etmek gibi davranışları onunla birlikte yapabilirsiniz. Böylelikle sebebini bildiği bir eylemi uygulamaya geçmek, onun için çok daha kolay olacaktır. Sonuçta çocuk da olsa bir şeyi yapması için önce ona mantıklı ve doğru gelmesi gerekir. Aksi takdirde öğrettikleriniz kalıcı olmayacaktır.

  Paylaşma duygusunu tanımayan bir ufaklık, bir oyuncağını veya eşyasını bir arkadaşına vermenin o nesneyi tamamen kaybedeceği anlamına geldiğine inanabilir. Sonuç olarak sevdiği eşyanın artık ona ait olmayacağı düşüncesine kapılmak, onu paylaşımcı olma konusunda çok daha isteksiz ve inatçı bir hâle sokar.

  Yetişkinler böyle olmadığını anlatmaya çalışsalar da çocuk için inanması güç olabilir. Hatırlayın; daha küçük bir bebekken siz başka bir odaya gittiğinizde sizin de yok olup kaybolduğunuzu düşünüyorlardı. Bu aşamada paylaşmanın o oyuncaktan tamamen vazgeçmek veya onu sonsuza kadar kaybetmek anlamı taşımadığını göstererek öğretmeyi deneyin. Arkadaşına verdiği şeyin günün sonunda yine ona döneceğini ve asıl sahibinin kendisi olduğunu bildiğinde daha uzlaşmacı olacaktır.

  Bir çocuk için paylaşma eylemi sadece oyuncak, çikolata gibi onun dünyasına ait parçalardan oluşmamalıdır. Eğer bu olguyu iyi kavrayabilmesini istiyorsanız paylaşmanın bir sınırı olmadığını, kıyafet, para, yemek, eşya gibi somut ya da sevgi, zaman gibi soyut kavramları da içine alan oldukça geniş bir yelpazeden oluştuğunu ona göstermeyi denemelisiniz.

  Böylece oyuncağını paylaşırken uyum sağlayan ancak bir kardeşi olacağını öğrendiğinde anne ve babasını başka bir  çocukla paylaşmak zorunda kalacağı fikrine alışamayan miniklerin durumu anlayabilmesini sağlayabilirsiniz.

  Yapılan araştırmalar, zamanının çoğunu tek başına ya da çoğunlukla anne ve babasıyla oynayarak geçiren çocukların, kalabalık arkadaş grubu ile daha fazla vakit geçiren çocuklara kıyasla daha az paylaşımcı olduğunu gösteriyor. Bunun altında yatan en büyük nedenlerden biri, ebeveynlerin çocukla vakit geçirirken kararları genellikle çocuğun vermesi ya da sürekli onun isteklerine göre hareket edilmesidir.

  İlk olarak arkadaşları ile daha sık buluşmasını sağlayabilirsiniz veya yavrunuzu çeşitli aktivite gruplarına kaydederek, grup oyunlarına katılarak başka çocuklarla etkileşim kurmayı öğrenmesine destek olabilirsiniz. Böyle bir ortamda çocuğunuz diğer çocukların varlığına alışırken herkesle eşit şartlarda olduğunu görecek, sırasını beklemesi gerektiği anları daha net kavrayacaktır.

  Hayatın pek çok alanında olduğu gibi paylaşma, yardımlaşma gibi durumlarda da empati kurabilmek önemlidir. Peki bunu küçük bir çocuğa nasıl öğretebilirsiniz?
Her çocuk kendi taleplerinin öncelikli olmasını ister. Bir çikolata gördüğünde canı çekiyorsa o an onu alıp yemeli, bir yerde bir oyuncak gördüyse görür görmez alıp oynamalıdır. Ama karşısında aynı kendisi gibi hisseden başka bir çocuk daha bulunuyorsa nasıl bir yol izleyebilir? Dürtüleri “Önce ben!” dese de çocuğunuza diğer arkadaşının da onun gibi hissettiğini anlatmayı deneyin.