İstanbul
Mimaroba

Duygusal İhmalin Çocuklar Üzerindeki Etkisi

Sık sık duyduğumuz bir cümledir bu: Yemedim yedirdim, içmedim içirdim. Ya da ebeveynlerin çocuğunu okuldan alırken ilk sorduğu sorulardan biri: “Bugün yemeğini yedi mi?” Yetişkin olduklarında da bu durumun seyri pek değişmez. Peki bir çocuğun fiziksel ihtiyaçları kadar duygusal ihtiyaçlarının da beyin gelişimlerinde etkisi olduğunu söylesek? İnsanlar oldukça sosyal varlıklardır. Potansiyelimizi gerçekleştirme olasılığımızın, kabul görme düzeyimizle paralellik gösterdiği araştırmalarca ortaya konulmuştur. Kısacası kabul gördükçe, sevildiğimizi bildikçe var olabiliyoruz. Gelin maymunlarla yapılan bu araştırmaya bir bakalım:

“Harlow (1958) maymunlar ile yaptığı deneyde bebek maymunların telden yapılma anne maketinde karınlarını doyurduktan sonra kalan vakitlerinin çoğunu besleme özelliği olmayan pelüş anne maketine sarılarak geçirdiğini gözlemlemiştir. Buna göre, karınlarının doymasının ardından bebek maymunlar temas, sıcaklık ve sevgi ihtiyacını gidermeye çalışmaktaydı.”

Tüm bunlardan da anlaşılacağı üzere, bakım veren ile yakınlık kurma ve sevgi ihtiyacı yiyecek, içecek ve güvende olma ihtiyacını peşi sıra takip etmektedir.

DUYGUSAL İHMAL NEDİR?

Duygusal ihmal, çocuğun duygusal ihtiyaçlarına kronik bir duyarsızlık halidir. Genellikle çocuğun duygusal ihtiyaçlarını fark etmeme ve giderememe durumu duygusal ihmal olarak isimlendirilir. Yani bahsedilen, duyarsızlığın, bir ebeveynlik tarzı haline gelmiş olmasıdır. Duygusal ihmalin, fiziksel ya da cinsel istismar kadar görünür olmaması, literatürde bu konudaki araştırmaların ve önleyici çalışmaların az olması bu konuyu daha az önemliymiş gibi gösteriyor. Fakat hiç de öyle değil. Duygusal ihmalin fiziksel büyümeyi durdurduğu, beyin yapısını değiştirdiğini, keşfetme potansiyelini düşürdüğünü, duygularda körelmeye sebep olduğunu bilmek bu konuda aydınlatıcı olabilir. Şimdi 1940'lı yıllarda gerçekleştirilen bir deneye bakalım:

Rene Spitz deneyinde araştırmacılar, bebekliklerinde anne-babalarından ayrı düşen ve bakım evlerinde büyüyen 26 çocuğu uzun periyotlu gözleme alırlar. Bütün fiziksel ihtiyaçları giderilen bu çocuklara hemşireler tarafından bakılmaktadır. Fiziksel ihtiyaçları dışında kendi başlarına büyümeye bırakılan çocuklarda 4 aydan sonra fiziksel hastalıklar baş gösterir. Çok sık hastalanan çocuklarda tepkisizlik, sürekli iç çekme hali, kendilerini rahatlatmak için olduğu yerde sallanma gibi tutumlar gözlemlenir. Yeteri kadar besin alan bu çocukların bazılarında bir süre sonra fiziksel büyüme durur. Hospitalizm(Yurt Hastalığı) olan bu çocukların yüzde kırkı maalesef hayatını kaybeder.

DUYGUSAL İHMALİN ÇOCUK BEYNİNE ETKİLERİ

Duygusal ihmalin beyne giden stres yanıtlarını arttırdığı görülmüştür. Fiziksel olarak yeterli beslendiği hâlde, duygusal olarak ihmal edilmiş çocukların beyin gelişiminde bazı anormallikler yandaki gibi verilmiştir. Ayrıca bu çocukların alt beyinleri yani ilkel beyinlerinin daha gelişmiş ve üst beyinlerinin yani üstü düzey bilişsel aktivitelerin gerçekleştiği kısmın daha az gelişmiş olduğu saptanmıştır.

DUYGUSAL İHMALİN ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE ETKİLERİ

Ebeveyni kendisine yakınlık göstermeyen çocuk, zaman içinde kendisi ya da yaptıklarının bu soğukluğa neden olduğunu düşünmeye başlar; bu da Kendini eleştirme, kendinden utanma ve öz-sevgisinde azalma ile sonuçlanır. Başka biri ile yakınlık kurmayı bebeklik ve çocuklukta deneyimleyememiş bu çocuklar, yetişkinlikte de romantik ilişkilerinde büyük sorunlar yaşarlar. Çocuklar, bu duygusal yükün altından kalkamayabilirler ve bu ihmal ve istismarın acı gerçeğiyle yüzleşmek istemez ve beyinleri bu çatışmayı dindirmek için savunma mekanizmaları geliştirmeye başlarlar. Kendilerini sevilmeye değer görmeme, duygusal bağlantılarda kopukluk, iletişim sorunları, kendine zarar verme düşünceleri, depresyon, güven ve bağlanma sorunları vb. Genel olarak yukarıdakilere baktığımda aklıma şu geliyor: Boşluk hissi.

DUYGUSAL İHMAL VE ALEKSİTİMİ(DUYGU KÖRLÜĞÜ)

Bebekliğinde duygularına uygun tepkiler verilmemiş çocuğun sağlıklı duygu durumuna sahip olması çok beklendik değildir. Böyle çocuklarda görülen bir durum da duygu körlüğüdür. Aleksitimi ile duygusal ihmal ve çocukluk çağı travmaları arasında bir ilişki bulunmuştur. Duygu körlüğü yaşayan bir çocuğun sağlıklı ilişkiler kurması, sosyal ipuçlarını anlaması ve sürdürmesi pek mümkün değildir.