İstanbul
Mimaroba

Doğa ve Çocuk

“Doğa denince aklınıza ilk gelen nedir? En ilkel atalarımızın evi olan doğayla bağımız şehir hayatında yavaş yavaş kopuyor. Artık doğada daha az vakit geçiriyor, bazı günler hava durumuna sadece internetten bakıyoruz. Çocuklar hayvanları telefon oyunlarından öğreniyor, gerçeklerinden

korkuyorlar. Kirlenmeleri bizim için korkutucu geliyor, soğuk havada temiz hava aldıklarında hastalanacakları endişesine kapılıyoruz. Peki doğanın çocuklara verdiği hangi kazanımları kaçırıyoruz?

“Doğa bir rehber gibidir, tıpkı bir büyükanne veya büyükbaba rolünün doğallığıyla. Özgür doğanın zengin çeşitliliğinde oynama şansı bulamayan çocuklar, hayata yabancı olurlar. Oyun, yaşam için önemlidir. Özgür doğada oyun olmazsa insanın ve doğanın değeri kaybolur.”

Doğada Olmanın Çocuklara Faydaları

Hareket ve Çocuk.

Öğrenmek için beynimizin dopamine ihtiyacı vardır ve bunu sağlayan en önemli etken hareket ve fiziksel aktifliktir. “İsveç ve Norveç’te yürütülen araştırmalarda doğada düzenli koordinasyon, denge ve çeviklik dahil olmak üzere ileri kas gelişimi becerileri gösterdikleri ve daha az hastalandıkları tespit edilmiştir.” Çocukları için doğadan daha iyi bir oyun alanı var mıdır?

Çevre Bilinci.

Doğaya zarar vermemeyi çocuklara hep öğütleriz fakat doğada vakit geçirmezlerse onun değerini nasıl anlayabilirler ki? Çevre bilincini çocuklara aşılamakta öğüt vermekten daha etkili bir yol da var hem. Doğa anlaşmaları. Ormanın kapısına geldiğimiz de Bilge Ağaç’tan izin istiyoruz ve doğa anlaşmalarımızı tekrar ediyoruz. Doğada olmak çevre bilincini öğrenmenin en etkili yoludur.

Ekoloji ve Çocuk.

Çocuklarımız hayvanları kitaplardan ya da oyunlardan değil de doğada birebir görseler, onların hayat döngülerine şahit olsalar, hayvanları daha iyi anlamazlar mı? Ya da bir bitkinin hangi mevsimde nasıl göründüğünü? Günümüzde yaygınlaşamaya başlayan ekoloji temelli eğitim, çocukların yaşadığı yeri anlamaları için doğada vakit geçirmelerinin zorunlu olduğunu savunur.

İnce ve Kaba Motor Becerileri.

Doğa denince ilk akla gelen, çocukların ağaca tırmanmaları, kayalara tutunmaya çalışmak, düşmüş ağaç kabuklarından oyunlar kurmak, doğa yürüyüşleri geliyor. Bu aktivitelerin çocukları daha çevik yapacağına şüphe yok. Bunun yanında alet kullanımı gibi aktiviteler ile de ince motor becerileri desteklenir.

Yaratıcılık.

Doğadaki uyaran çeşitliliğini bir düşünün. Çocuğunuz ekran karşısında mı yoksa doğada mı daha yaratıcı olabilir? Burada çocukların yaratıcılıklarını etkileyen iki önemli nokta var. Biri hareket halindeyken beyin aktivitelerimizin artması diğeri ise doğada evlerimizde bulamayacağımız binlerce uyaran olması. Doğada oyuncak yoktur. Bu sayede çocuklar oyuncak olmayan materyallerle kendilerine bir oyun kurarlar.

Ruh Sağlığı ve Doğa.

Toprağa dokunmak, doğada olmak stres hormonu kortizolun azalmasına ve mutluluk hormonu olan serotoninin artmasını sağlar. Bunu araştırma sonucu olmadan da anlayabilirsiniz. Bir deniz kenarına gittiğinizde ya da doğa yürüyüşüne çıktığınızda ilk 20 dk. sonra vücudunuzun yavaşladığını fark edebilirsiniz. Doğa, adete bir ilaç gibidir. Bu sebeple depresyon hastalarına ekoterapi ya da ekopsikoloji ekollerinden aktiviteler önerilir. Araştırmalar gösteriyor ki sadece yeşillik bir manzaraya bakmak bile stres seviyesini düşürüyor.

İş Birliği ve Doğa.

Doğa, duvarsız bir yerdir. Bu sınırlandırılmamış alanlarda öyle zamanlar oluyor ki çocukların birbirlerini takip etmeleri, daha çok sıra beklemeleri ve birbirlerine bir aktivite sırasında destek olmaları gerekiyor. Çamurlu bir tepeciği bir ip yardımıyla tırmanırken en yakın arkadaşının arkada kalmaması için iş birliği yapma gereği duyuyor çocuk. Tıpkı doğada olduğu gibi bizim aramızda da bir dayanışma olması gerekiyor. Bu zaruriyet ise çocuklara iş birliği yapmayı öğretiyor.

Bağışıklık ve Doğa.

Kirlenmezler mi? endişelerinizi anlıyorum. Araştırmalar gösteriyor ki mikrop çeşitliliği açısından zengin olan çiftliklerde yaşayan çocuklarda, mikroplardan arınmış kentsel bölgede büyüyen çocuklara göre daha az alerjik belirtilerin olduğunu gösterir. Vücudumuzun ne ile savaşacağını bilmesi gerekir. Doğada olmak, kirlenmek, çamura dokunmak bağışıklığımızı güçlendiren aktivitelerdir.

“KÖTÜ HAVA YOKTUR, YANLIŞ KIYAFET SEÇİMİ VARDIR."
Çocuklara en çok özgürlüklerini ve çocukluklarını doğada yaşamak yakışıyor. Çocukluğunuza döndüğünüzde hatıralarınızın arasında doğada oynanan oyunlar yok mudur? Kış olsa bile. Kar yağdığında kar topu oynamak, bir tepsi ya da poşet alıp kaymak, kardan adam yapmak. Tabi bu çocuğunuz dışarı çıkarken önlem almayacağınız anlamına gelmiyor. Doğru kıyafet seçimiyle çocuklar hem çocukluklarını yaşayıp hem de hasta olmayabilirler. 

Kıyafetler çıkarılırken bir anda çok sıcak bir yere alınıp bütün kıyafetleri bir anda çıkarmak değil katları yavaş yavaş çıkararak kademeli bir şekilde ilerlemesi gerekir.

“Çocuklar mevsimsel değişiklikleri zamanla yaşayarak, doğru giyinmeyi öğrenerek daha kolay uyum sağlarlar. Gözlemler şöyledir ki; erken yaşta doğada sıklıkla vakit geçiren çocukların altı-yedi yaşlarına geldiğinde üzerlerine ne giymeleri gerektiği ile ilgili deneyim kazanmış oldukları; ne zaman fazla katmanları çıkartıp çantalarına geri koyacaklarını veya üşüdüklerinde ne zaman yedek eldivenlerini giyeceklerini bilirler.

Bizden önce atalarımız yüzyıllardır doğayla iç içe yaşadı. Fakat biz kısa bir süredir hızla doğadan uzaklaşıyoruz. Bu durumun bize ve çocuklara ne gibi psikolojik etkileri olabilir?