OKULA BAŞLAMAK

OKULA BAŞLAMAK…

Başlangıçlar, her zaman insanlarda birbirinden farklı duyguları aynı anda harekete geçirir. Daha önce okul deneyiminiz olsa bile, yeni bir ortam, yeni arkadaşlar, etrafındaki yeni uyarıcılar da çocuğunuzu ve sizi aynı anda hem heyecanlandırabilir hem de kaygılandırabilir. Bu nedenle çocuğunuzun tedirgin ve huzursuz olması doğaldır. Sizden ayrılmak istemeyebilir, ağlayabilir, protesto edebilir. Daha önce bu tür bir tepkiyle karşılaşmamış da olsanız, çeşitli sebeplerden dolayı (okul ortamına ara verilmiş olması, ailedeki herhangi bir değişiklik, vb.) bu kez zorluk yaşayabilirsiniz. Bu durumda, çocuğunuzun okulda kalması durumunda kararlı davranmanız, onun alışma devresini daha kolay ve sancısız bir biçimde geçirmesi açısından çok önemlidir. Uyum sağladığında, hem siz hem çocuğunuz Joyfull House’un eğlenceli, yaratıcı düşünmeye ve öğrenmeye motive eden aktivitelerinden daha fazla keyif almaya başlarsınız.

 

Okula başlarken yaşanan ayrılık; çocukta travmatik bir durum değil, olumlu bir gelişme olarak görülmektedir.

Çünkü ebeveynlerinden ayrılmaları, sosyalleşme isteklerinin doğduğu gelişimsel bir döneme denk geldiği için tehdit ya da travmatik bir yaşantı olmamaktadır.

Çocuğun Gözünden Okul

Ebeveynler gibi çocuğun da bir takım düşünceleri olmaktadır:

      - ”Neden annem ve babamdan ayrılıyorum?”

 

      - ”Bütün bu çocuklar kim?

 

      - ”Öğretmenim beni burada koruyabilecek mi?”

 

      - ”Annem gidip de, ya geri gelmezse,ne olacak?”

 

      - “Evin yolunu da bilmiyorum”

 

      - ”Burada ne yapacağım”

 

      - ”Ağlarsam belki annem benimle kalır”

 

Çocuğun Gözünden Okula İlk Adım

 

Anaokuluna başlayan çocuklarda; iki farklı davranış kalıbı ortaya çıkmaktadır.

Bunlardan ilki okula başladıkları ilk günlerde gözlemlenmektedir. İçe kapanma, etkinliklere katılmama gibi…

Diğeri ise okula başlar başlamaz ortaya çıkmamakta, genellikle ortalama ikinci ay içinde kendini göstermektedir.

Okula Uyum Sürecinde Çocukların Gösterdikleri (Normal)Tepkiler

Anne-babanın kucağından inmek istememek,

Okuldan gitmelerine sarılarak izin vermemek,

Sürekli olarak anne-babasının ne zaman geleceğini sormak ve kapıdan ayrılmak istememek,

Üstünü değiştirmeye direnç göstermek,

Okulda öğlen uykusuna yatmamak,

Okulda sessizce, gruba katılmadan bir köşede oturmak.

Neden Uyumda Zorluk Yaşanır?

İlk günlerde ağlayarak gitmek istemeyişlerinin nedenleri,

       - Görmeye alışık olduğu bireysel sevgi ve ilginin yoğunluğu azalmaktadır.

 

       - Okuldaki hiçbir insana güvenmeme duygusudur.

 

Okula Uyumu Zorlaştıran “Ailevi Etkiler”

Anne ya da babanın hasta olması

Çocuğun onun için önemli veya bağımlı olduğu bir nesneyi bırakmasının istenmesi.

Tatil seyahatleri, yabancı yerlere sık gidilmesi ve sonucunda uyku düzeninin bozuk olması

Çocuğun çevresinde olan pek çok stres

Ebeveynlerin, iş nedeniyle sık sık ayrılığı

Annenin hamile olması veya kardeşinin yeni doğmuş olması

Anne-baba arasında problem olması ve çocuğun anne-babasının ayrılacağına dair korkularının olması

Anne-Babanın Gözünden Okula İlk Adım

“Yepyeni Bir Heyecan ve Endişe”

 

Çocuklarının okula başlaması sonucu korku, keder ve kaybetme gibi duygular hissetmektedirler.

Ebeveynlerin okulun ilk gününde endişe yaratan birtakım düşünceleri:

       - Acaba çocuğumuz tam olarak hazır mı?

 

       - Anne-baba olarak yeterli  ve hazır mıyız?

 

       - Çocuğum, arkadaş edinebilecek mi?

 

       - Onun için burası en doğru yer mi?

 

       - Çocuğumu sanki kaybediyorum?

 

       - Onu çok özleyeceğim

 

       - Öğretmeni ile anlaşabilecek mi?

 

       - Öğretmeni ile birbirlerinden hoşlanacaklar mı?

 

Büyük Beklentiler Büyük Hayal Kırıklığı

Anne-babalar, beklentileri doğrultusunda çocuklarında, anaokuluna başladığı andan itibaren;

Birdenbire olumlu değişmeler ve gelişmeler

Hiç sorun yaşamadan ve ağlamadan kendilerinden ayrılması

Okula uyumlu bir şekilde başlamasını beklemektedir.

Okulda İlk Günler;

Her çocuk biriciktir, her çocuk eşsizdir bu nedenle öncelikle her şeyleriyle kendilerine özgü oldukları unutulmamalıdır. Bu anlamda çocuklarla ilgili aile ve okul paylaşımları oldukça önemlidir.

Çocuklar arasında asla okula adaptasyonla ilgili bir kıyaslama yapılmamalıdır. Kimi çocuk iki kimi çocuk bu süreci yirmi günde tamamlamaktadır.

Bu ilk zamanlar bir hazırlık aşaması olarak görülmelidir. Elbette ki bir sonu vardır!

Ebeveynlerin sakin olması çok önemlidir. Çünkü aksini hissederlerse çocuklar korkularında haklı olduklarını düşünüp uyumda zorluk yaşamaktadırlar.

Vedalaşma süreleri çok uzun olmamalıdır.

Okul çıkışlarında tam vaktinde çocuklar alınmalıdır.

Uyumda zorluk yaşayan çocuklarla okul ve aile işbirliği içinde yetişkinlerin yavaş yavaş uzaklaşması önerilmektedir.

Ebeveynlerin çocuğun okulda kalması konusunda kararlı davranmaları, görülen büyük bir problem yoksa çocukların gözyaşlarına teslim olmamaları gerekmektedir. Çünkü her çocuk kimi zaman size küçük tuzaklar kurabilir.

Çocuğu okula getiren kişi onun kaygılı hissedip hissetmemesinde etkilidir.

Korkutmak gibi yaklaşımlara asla yer verilmemesi gerekmektedir.

“Anaokuluna gittiğinde, öğretmenin bunlara izin vermeyecek” gibi ifadeler, dehşet ve korku gibi duygular yaratmaktadır.

Kullanılan Dil Önemlidir!    Ayrılırken;

“İyi olacaksın değil mi?” yaklaşımı yerine,

“İyi olacağını biliyorum” gibi daha olumlu ve onaylayıcı bir yaklaşım tercih etmelidirler.

Anne: “Bütün annelerin ayrılma zamanı ve bende ayrılıyorum. Senin için bunun daha iyi olacağını biliyorum.Okul süresince , burada senin için bekliyor olacağım” diyerek çocuğu rahatlatmalıdır.

“Sen büyük bir çocuksun. Bu tip şeyler hissetmemeli ve yapmamalısın” diyerek, endişe arttırılmamalı, empati tekniği ile, çocuğun duyguları onaylanarak yardımcı olunmalıdır.

Çoğu kez, bir çocuğun ihtiyacı olan tek şey, ona duygularının anlaşıldığını hissettiren, sıcak bir sessizlik ortamıdır

Okula Uyumda “Anne-Baba Tutumları”

Anne-babaların, çocuklarını büyütürken gösterdikleri tutumlar ve koydukları kurallar, çocuğun gelişimini önemli ölçüde etkilemektedir.

Yanı sıra çocuklar anne-baba uygun bir yetiştirme ve disiplin yönteminde görüş birliği içinde olmadıklarına inanırlarsa ebeveynlerine karşı saygı ve güvenlerini yitirebilirler.

Çocuk: “Ben yuvaya gitmek istemiyorum. Orada beni zorla yatırıyorlar . Yemeklerini de sevmiyorum. Evde kalmak istiyorum.”

Anne: “Çocuk haklı, üstelik hastalıktan başını kaldıramıyor bugün gitmesin.”

Baba: “Yuvaya giderse arkadaşlarınla birlikte oynamayı öğrenir bence gitmeli.”

Anne-baba olarak fikir birliğinde olun!

Anne çocuğa çantasını uzatır.

Baba: “Annen ve ben işimize gidiyoruz . Seni de yuvada bekleyen öğretmenin ve arkadaşların var. Grup faaliyetleri içinde sana ihtiyaçları olduğunu sanıyorum. İstersen artık yola çıkalım. Hafta sonu için de sana sürpriz programımız var.”

Aşırı anne-baba ilgisi gelişimde gecikmelere neden olmaktadır. Fazla bağımlı, kendi başlarına karar vermekten aciz olurlar.Sormadan, danışmadan hiçbir şey yapamazlar. Girişim yeteneğinden yoksun olurlar. İsteklerini ağlayarak söylerler.

Okula Uyumda “Babanın Rolü”

Babası tarafından ilgi ve sevgi gören çocuklar, arkadaşları ile ilişkileri daha iyi olan ve daha uyumlu çocuklar olmaktadır.

Babası otoriter ya da az ilgilenilenen çocuklarda utangaçlık, çekinme gibi kişilik özelliklerine daha sık rastlanmaktadır.

Babanın aşırı hoşgörülü ve disiplin yöntemlerinin olmaması, çocuklarda okula gitmek istememeye yol açmaktadır.

Baba eşi ve çocuğu için güven kaynağıdır. Babanın evden kısa veya uzun süreli ayrılıkları bile çocuğu olumsuz yönde etkilemektedir.

  Anne-Babalara Öneriler

Çocukların eğitimini gerçekleştiren okul öncesi eğitim kurumu annenin yokluğunu giderecek bir yer olarak değil de, ailenin verdiği eğitime katkıda bulunan bir kurum olarak değerlendirilmelidir.

Çocuğun yaşıtlarıyla ilişkiye girerek birlikte yaşamayı öğrenir.

Çocukta olabilecek kronik veya fiziksel bir hastalık ya da ciddi duygusal, davranışsal problemler okula bildirilmelidir.

Anaokuluna başlamak kaygı verici olmakla birlikte bunun sonucu olarak bazı davranış bozuklukları gözlenmektedir.

Çocuğun gelişim dönemi göz önüne alınmalıdır.

Okula senenin başında başlatmaya çocuğun uyumu için dikkat edilmelidir.

Aile ve okulun işbirliği içinde olması alışma dönemini kısaltmaktadır.

Evde bakıcı ile kalmış veya anneden hiç ayrılmamış çocukların daha çok cesaretlendirilmeye ihtiyaçları olduğunu

UNUTMAYIN!

Ailelerin, çocuklarına her sabah anaokuluna gitmeden önce, okulda neler yapacaklarını anlatmalarını korkuyu ve belirsizliği azaltacaktır.

“Oyun oynayacaksın, şarkı söyleyeceksin, dışarı çıkacaksın ve yemek yiyip, uyuduktan sonra, biz gelip seni alacağız.”

Sonuç

Güven duyulan çocuklar, kendine güven duyar.

Anne-babalık sadece “korumak” değildir. Gerçek ebeveynlik, çocuğun sağlıklı gelişmesine yardımcı olmak, onu yaşama hazırlamak ve güçlendirmektir.